FİTNEYİ ÖNLEYECEK HUSUSLAR
Kendisi sulhun mimarı, irşadın mutlak rehberi Efendimiz aleyhisselâm
buyurmaktadırlar ki; “Zâlim sultanın yanında gerçeği söylemek en büyük
cihattandır.”
Sultan zâlim
olmayabilir fakat bazı emirlerinde veya sözlerinde zulüm olabilir. Her mü’minin
her vasfı Müslüman olması her dem sabit ve vaki olmayabilir. Evet,
icraatlarında haksızlık olan idareciye karşı hakkı ve hakikati söylemek en
büyük cihat kabul edilmiştir, insanlığın en büyük mücahidi tarafından…
Gerek Kur’ân-ı Kerîm’de ve gerekse Hz. Muhammed aleyhisselâmın
sözleri arasında fitneyi engelleyecek en büyük husus olarak emr-i bil ma’ruf ve
nehy-i anil münker üzerinde ısrarla durulur.
Bu işin ihmal edilmemesi için tekrar tekrar dikkat çekilir, yapıldığı
takdirde elde edilecek mükâfatın büyüklüğü, terk edildiği takdirde de gelecek
felâketin, uğranılacak zararların büyüklüğü son derece açık ve herkesin
anlayabileceği bir şekilde ifade edilir.
Ayrıca fitne çıkartmak
için uğraşmaya gerek yoktur. Bir cemiyette özellikle idarecilere karşı emr-i
bil ma’ruf nehy-i anil münker terk edilirse, bu bile fitnenin çıkması için
yeterli bir ana sebeptir.
Hz. Huzeyfe’nin naklettiğine göre; Resûlullah aleyhisselâm
buyurdular ki; “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki; ya ma’rufu
emreder ve münkerden de yasaklarsınız ya da Allah’ın katından umumî bir bela
göndermesi yakındır. O zaman yalvar yakar olursunuz da Allah duanızı kabul
etmez…”
Makâmın, mansıbın dünya
nimetleriyle buluşmanın sonucu ganimet paylaşımında insanlar arasında fitneler
çıkabilir. O dönemde iyiliği emredip, kötülüğü nehyedenler fitnelere karşı set olabilecek kimselerdir.
Korkulan şudur ki; fitneler döneminde konuşması lazım gelenler konuşmayıp susarlarsa, bu ayrı bir sıkıntı kaynağıdır.
Bu hususta, “Biz Hz. Peygamber aleyhisselâmın “İnsanlar zâlimi görüp elinden tutmazlarsa, Allah’ın hepsine
ulaşacak umumî bir bela göndermesi yakındır” diyen Sahabe’nin
sözüne dikkat etmek lazımdır.
Eski kavimler bunu terk ettikleri için helâk olmuşlardır.
Zeynep bint-i Cahş’dan gelen rivâyette Efendimiz aleyhisselâm bir gün uyanınca
“Yaklaşan bir şerden Araplar’ın vay haline! (parmaklarını halka
yaparak) Bugün Yecüc ve Mecüc’ün duvarından şu kadar delik açıldı” der.
Zeynep validemiz “Aramızda sâlih kimseler olduğu halde toptan helâk mı
olacağız?” diye sorar. Resulullah aleyhisselâm şu cevabı verir; “Evet! Fenalık
artarsa hepiniz birlikte helâk olursunuz!”
Asıl mesele fitneye
karşı ve fitnecilere rağmen tebliğci ve irşadcı olabilmektir. Bir memleketin
uleması, evliyası, etrafıyla beraber tebliğ ve irşadda yoğunlaşmalıdır.
İdarecilere düşen de bunlara destek vermektir.
Bunlara destek vermeyen, bilakis köstek olan idareciler tarihin şehadetiyle
sabit olmuşturki yıkılıp gitmişler ve arkalarından lânetle anılmışlardır.
Bu zâlim idareciler, ıslâh-ı hâl etmeyip zulme devam ederlerse elbette ve kat’î
bir şekilde yıkılıp gideceklerdir.
“Ne kendi etti rahat, ne âlem buldu
huzur,
Yıkılıp gitti cihandan, dayansın ehli
kubur”
Necdet İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder