Ana içeriğe atla

KADR SURESİ


ـ عن مالك: أنَّهُ بَلَغَهُ أنّ رسول اللّه # أُرِىَ أعْمَارَ أُمَّتِهِ، فََكَأنَّهُ تَقَاصَرَ أعْمَارَهُمْ أنْ َ يَبْلُغُوا مِنَ الْعَمَلِ مِثْلَ مَا بَلَغَ غَيْرُهُمْ في طُولِ الْعُمُرِ فَأعْطَاهُ اللّهُ تَعالى لَيْلَةَ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ ألْفِ شَهْرٍ

 İmam Malik'in Muvatta'da kaydına göre şu rivayet kendine ulaşmıştır:

"Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ümmetinin ömrü gösterilmiş. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), önceki ümmetlerin ömrüne nisbetle kısa olduğu için, amelde onların uzun ömürde işlediklerine yetişemezler diye bu ömrü kısa bulmuş. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi'ni vermiştir." [Muvatta, İ'tikaf 15, (1, 321).]
  
Ümmetine karşı duyduğu fart-ı şefkat (aşırı) sebebiyle onun her meselesiyle ilgilenen Resulullah (aleyhissalatu vesselam) daha önceki ümmetlerin ömrü ile, kendi ümmetinin ömrünü kıyaslayınca, ahirete gönderilecek salih amel işleme  yönüyle kısalık görür. Çünkü ümmetinin ortalama ömrü Zürkani'nin kaydına göre 60-70 senedir. Rivayetlerde gelmemiş de olsa, öncekilerin yaş ortalamasının daha uzun olduğu bu hadisten anlaşılmaktadır. Cenab-ı Hakk, Habibini (aleyhissalatu vesselam) bu meselede mesrur etmek üzere, lütfuyla bu ümmet-i merhumeye (Allah'ın merhametine mazhar) Kadir gecesini vermiştir. Bu gecenin kadrini bilip ihya edenler, tek gecede, bin aylık -ki ortalama 85 yıl eder- bir manevi kazanç elde edeceklerdir.


Yine Muvatta'da gelen bir rivayette Said İbnu'l-Müseyyeb şu müjdeli haberi verir: Kadir gecesinin yatsı namazında hazır bulunan, Leyle-i Kadir'den nasibini almıştır:

    مَنْ شَهِدَ الْعِشَاءَ مِنْ لَيْلةِ الْقَدْرِ فَقَدْ اَخَذَ بِحَظِّهِ مِنْهَا   
                                                                       ●

ــ وعن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]سُئِلَ رسولُ اللّه # عَنْ لَيْلَةِ الْقَدْرِ، فقَالَ: هِىَ في كُلِّ رَمَضَانَ[. أخرجه أبو داود .

İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Kadir gecesi (Ramazan'ın neresinde?) diye sorulmuştu.

"- O, Ramazan'ın tamamında!" diye cevap verdi." [Ebu Davud, Salat,  324, (1387).]
  
Bin aydan hayırlı olduğu belirtilen Kadir gecesinin yılın hangi gününe tesadüf ettiğini bilmek en arzu edilen bir husustur. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sıkca sorulmuştur. O da muhtelif açıklamalar yapmıştır.

Ramazan ayının içinde, tek gecelerinde ve bilhassa son on gününde olabileceğine dair rivayetler vardır. Ancak hangi günde olacağına dair gelen rivayetler o kadar farklı ve o kadar çoktur ki, ümmet, bunlardan hareketle -İbnu Hacer'in belirttiği üzere bazısı batıl- 40'tan fazla görüş ileri sürmüştür. Bu görüşlerden birine göre Kadir gecesi Ramazan'da değil, yılın herhangi  bir gecesindedir. Batıl olduğu belirtilen birine göre, bu gece bir kereye mahsustur: Kur'an'ın indiği gecedir, bir daha aranmamalıdır. Şu halde, yukarıdaki rivayeti bu çerçevede değerlendirmek daha uygundur. Buna göre, Kadir gecesi, Ramazan ayının herhangi bir gecesinde olabilir, ama Ramazan ayındadır.

Hatta Aliyyu'l-Kari, bu hadise dayanarak  şöyle der: "Faraza bir kimse Ramazan ortalarında veya daha önce, hanımına: "Sen Kadir gecesinde boşsun" diyecek olsa, müteakib senenin Ramazan'ı gelinceye kadar hanımı boş olmaz. Bu durumda talak, yeni  Ramazan'da, o sözü sarfetmiş olduğu günde vukua gelir.[4]

                                                                  ●

وعنه رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ ]أنّ رجَاً منْ أصْحَابِ رسول اللّه # أُرُوا لَيْلَةَ الْقَدْرِ في الْمَنَامِ في السَّبْعِ ا‘وَاخِرِ. فَقَالَ #: أرَى رُؤْيَاكُمْ قَدْ تَوَاطَأتْ في السَّبْعِ ا‘وَاخِرِ: مَنْ كَانَ مُتَحَرِّيَهَا فَلْيَتَحَرَّهَا في السَّبْعِ ا‘وَاخِرِ[. أخرجه الثثة والترمذى.

İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in ashabından bazılarına (radıyallahu anhüm), rüyalarında, Kadir gecesinin Ramazan'ın son yedisinde olduğu gösterildi. Rüyaları kendisine anlatılınca Efendimiz (aleyhissalatu vesselam): "Görüyorum ki, rüyanız son yediye tetabuk etmektedir. Öyleyse, Kadir gecesini aramak isteyen son yedide arasın" buyurdu." [Buhari, Teheccüd 21, Leyletü'l-Kadr 2; Müslim, Sıyam 205, (1165); Muvatta, İ'tikaf 14, (1, 321)]

                                                                                                   ●

ـ وفي أخرى للبخارى: عن عائشة رَضِىَ اللّهُ عَنْها قالت: ]قال رسولُ اللّه # تَحَرَّوْا لَيْلَةَ الْقَدْرِ في الْعَشْرِ ا‘وَاخِرِ مِنْ رَمَضَانَ[ .

 Buhari'nin Hz. Aişe'den kaydettiği bir rivayette, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle demiştir: "Kadir gecesini, Ramazan'ın son onunda arayın". [Buhari, Leyletü'l-Kadr 3; Tirmizi, Savm 72, (792).]

                                                                     ●

ـ5ـ وعن أبى سعيد رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال رسول اللّه #: أريتُ لَيْلَةَ الْقَدْرِ وَرَأيْتُنِى أسْجُدُ في صَبِىحَتِهَا في مَاءٍ وَطِينٍ. فَهَاجَتِ السَّمَاءُ وَكَانَ الْمَسْجِدُ مِنْ عَرِىشٍ فَلَقَدْ رَأيْتُهُ وَعَلى أنْفِهِ وَأرْنَبَتِهِ أثَرُ الْمَاءِ وَالطِّينِ ، وَذلِكَ صَبِيحَةَ إحْدَى وَعِشْرِينَ[ أخرجه الستة إ الترمذى .

5. (872)- Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadir gecesi bana (bugün rüyamda) gösterildi, (şu anda hangisi olduğunu unuttum). O gecenin sabahında  kendimi  su ve toprak içinde secde eder buldum." Derken hava bozdu, yağmur başladı. Zaten mescid çardak şeklindeydi (üstü ağaç dallarıyla örtülü idi). Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın burnu (alnı) üzerinde ve burun yumuşaklarında su ve toprak bulaşığını gördüm. O gün Ramazan'ın yirmi birinci sabahıydı." [Buhari, Leyletü'l-Kadr 1, 13; Müslim, Sıyam 215, (1165); Ebu Davud, Salat 320, (1382-1383) [Veya Ramazan 3]; İbnu Mace Savm, 56, (1766); Muvatta, İ'tikaf 9 (1, 319).]


                                                                                                 ●

ـ وعن عبد الرحمن بن عبيد الصُّنابحى ]عَمَّنْ أخْبَرَهُ عَنْ بَِل رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ: أنَّهُ سَمِعَ رسول اللّه #
يَقُولُ في لَيْلَةِ الْقَدْرِ: إنَّهَا أوَّلُ السَّبْعِ مِنَ الْعَشْرِ ا‘َواخِرِ: يَعْنِى ليْلَةَ ثََثٍ وَعِشْرِينَ[. أخرجه البخارى .

- Abdurrahman İbnu Ubeyd es-Sunabihi Hz. Bilal-i Habeşi (radıyallahu anh)'den nakledilen şu hadisi rivayet eder: Hz. Bilal, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Kadir gecesi hakkında şöyle söylediğini işitmiştir: "O, son ondan yedinin ilkidir: Yani yirmi üçüncü gece." (Buhari'de bulunamamıştır).[8]

                                                                                         ●

ـ7ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]الْتَمِسُوهَا في أرْبَعٍ وَعِشْرِينَ[. أخرجه الشيخان

7. (874)- İbnu Abbas (radıyallahu anhüma): "Kadir gecesini (Ramazan'ın) yirmi dördünde arayınız" buyurdu. [Buhari,  Leyletü'l-Kadr 3.]
  
Bu rivayette Kadir gecesinin çift rakama rastlaması mevzubahs olmaktadır. Halbuki başka rivayetlerde, "tek rakamlı gecelerde olacağı"  ifade edilmiştir. Ancak, şarihler, Arapların adeti üzere ayı sondan sayınca, 24'üncü gecenin 7 olacağını söylemek suretiyle ortaya çıkan müşkilin giderilebileceğini belirtmişlerdir.

                                                               ●

ـ وعن زرّ بن حُبَيْشٍ قال: ]قُلْتُ ‘بىِّ بْن كَعْبٍ إنَّ ابنَ مَسْعُودٍ يَقُول: مَنْ قَامَ سَنَتهُ أصَابَ لَيْلَةَ الْقَدْرِ. قَالَ: وَالَّذِى َ إلَهَ إَّ هُوَ إنَّها لَفِى رَمضَانَ، وَإنَّهَا اَللَّيْلَةُ الَّتِى أمَرَنَا رسولُ اللّه # بِقِيَامِهَا، هِىَ لَيْلَةُ سَبْعٍ وَعِشْرِينَ. وَأمَارتُهَا أنْ تَطْلُعَ الشَّمْسُ في صَبِيحَتِهَا بَيْضَاءَ َ شُعَاعَ لَهَا[. أخرجه مسلم .

- Zirr İbnu Hubeyş anlatıyor:"Ubey İbnu Ka'b (radıyallahu anh)'a dedim ki, "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh): "Bütün sene geceleri kalkan kimse Kadir gecesine tesadüf edebilir diyormuş (ne dersiniz?)." Bana şu cevabı verdi: "Kendisinden başka ilah olmayan Zat-ı Zülcelal'e  yemin olsun, Kadir gecesi Ramazan ayındadır. Ve o gece, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bize kalkmamızı emrettiği gecedir, o da yirmi yedinci gecedir. Bunun emaresi, o gecenin sabahında güneşin beyaz ve ışınsız olarak doğmasıdır." [Müslim, Müsafirin 179. (762).]

                                                                                                ●

ـ وعن يوسف بن سعد قال: ]قامَ رَجُلٌ إلى الحسَنِ بْنِ عَلىٍّ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما بَعْدَ مَا بَايَعَ مُعَاوِيةَ، فقَالَ سَوَّدْتَ وُجوُهَ المُؤمِنينَ، أو يَا مُسَوِّدَ وَجُوهِ المُؤمِنينَ فقَالَ: َ تُؤَنِّبْنِى رَحِمَكَ اللّهُ، فإنَّ النَّبىَّ # رَأى بَنِى أُمَيَّةَ عَلى مِنْبَرِهِ فَسَاءَهُ ذلِكَ. فَنَزلَتْ: إنَّا أعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ، وَنَزَلَ إنَّا أنْزَلْنَاهُ في لَيْلََةِ الْقَدْرِ وَمَا أدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ ألْفِ شَهْرٍ. يَمْلِكُهَا بَعْدَكَ بَنُو اُمَيَّةَ. قَالَ الْقَاسِمُ بنُ الْفَضْلِ رَحِمَهُ اللّهُ فَعَدَدْنَا فَإذَا هِىَ ألْفُ شَهْرٍ َ تَزِيدُ وََ تَنْقُصُ[. أخرجه الترمذى .

Yusuf İbnu Sa'd anlatıyor:

"Hasan İbnu Ali (radıyallahu anhüma), Hz. Muaviye'ye biat ettikten sonra, bir adam yanına gelip: "Mü'minlerin yüzünü kara ettin (veya: Ey mü'minlerin yüzünü karartan adam) (diye öfkesini)  dile getirdi. Hz. Hüseyin (radıyallahu anh) adama (tatlılıkla mukabele  etti):

"- Allah'ın rahmetine banasıca, niye böyle şiddetli çıkışıyorsun. Nitekim Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Ümeyye'yi (sağken rüyasında, tek tek halife olup) minbere çıkmış gördü. Bu onu üzmüştü ki şu ayetler indi:

"Biz sana Kevser'i verdik" (Kevser 1).

"Biz onu sana Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o büyük fazilet ve şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi  bin aydan hayırlıdır (Bu gece senden sonra Beni Ümeyye'nin saltanat süreceği) bin aydan hayırlıdır."

Kasım İbnu'l-Fadl (merhum der ki: "Beni Ümeyye'nin iktidar müddetlerini ay olarak saydık, tam bin aydı, ne fazla ne eksik." [Tirmizi, Tefsir,Kadr, (3347).]
  
Kadr suresini bir başka yönden açıklayan bir rivayetle karşı karşıyayız. Bu rivayete göre, sure Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in gördüğü bir rüyadan duyduğu üzüntü üzerine inmiştir. Şöyle ki: Rüyasında, Emevilerin hilafete geçeceğini, halife olacak kimseleri "kendi minberine oturmuş" olarak teker teker görüyor ve bu duruma üzülüyor.

Bunun üzerine, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı  teselli etmek üzere  iki sure iniyor: Kevser ve Kadr. Kevser suresi ile -açıklanacağı üzere- Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e pek çok nimetlerin verildiği müjdelenmiştir.

Kadr suresi ise, bu ilahi nimetlerden biri olarak kendisine Kadir gecesinin de verildiğini, sadece  bu gecenin, üzülmüş bulunduğu bin aylık Emevi saltanatından çok daha hayırlı olduğunu bildirmiştir. Böylece, bu sure istikballe ilgili  gaybı ihbar grubuna giren bir mucize olmuş oluyor. 

İstikbali haber veren Kur'an-ı Kerim'in başka mucizeleri de var. Rum  suresi ile ilgili rivayette bir tanesi açıklanmış idi. (734. Hadis). Rivayette kaydedilen Kasım İbnu Fadl'ın sözüyle ilgili olarak Mubarekfuri  şu açıklamayı nakleder: "Bu bin aylık müddet 83 yıl 4 ay yapar.

 Emevilerin hakimiyeti, Hz. Hasan'ın, Hz. Muaviye (radıyallahu anhüma)'ye bey'atı ile başlar. Bu ise, hicretin kırkıncı senesinin başına tesadüf eder. Devletlerinin Ebu Müslim Horasani  eliyle son bulması, hicri 132 yılına rastlar. Arada 92 yıl var. Bundan 8 yıl sekiz aylık Abdullah İbnu Zübeyr'in hilafet müddetini çıkaracak olursak geriye tam tamına 83 yıl 4 ay kalır."

Tercümede parantez içerisinde kaydettiğimiz "sağken rüyasında, tek tek halife olup.." şeklindeki ziyade kısım İbnu Cerir et-Taberi'nin rivayetinden alınmıştır:

 اُرِىَ فِى مَنَا مِهِ بَنِى اُمَيَّةَ يَعْلُونَ مِنْبَرَهُ خَلِيفَةً خَلِيفَةً

 Ayette bildirilen, Kur'an-ı Kerim'in, Kadir gecesinde inme hadisesi, Levh-i Mahfuz'dan dünya semasına bir bütün olarak inme vak'asını noktalamaktadır. Alimler, bu ayeti umumiyetle böyle açıklarlar. Dünya göğündeki katip meleklere o gece toptan indirilen Kur'an-ı Kerim, bilahare, Cebrail (aleyhisselam) vasıtasıyla, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a 23 yıllık hayatı boyunca, parça parça indirilecektir.

Mamafih, bu surede Kur'an nüzulüne başlanan ilk geceden söz edildiğini anlayan alimlerimiz de olmuştur. Bu anlayışa göre, ilk nazil olan vahiy kabul edilen Alak suresinin ilk beş ayeti -ki "oku" emriyle başlar- bu gece nazil olmuş demektir.

Şah Veliyyullah Dehlevi, Kadir gecesinin iki olduğunu söyler ve bu babta gelen farklı rivayetleri te'lif edici bir açıklama sunar, kaydetmede fayda umuyoruz:

"Birisi, Duhan suresinin dördüncü ayetinde "(O, bir gecedir ki) her hikmetli iş, nezdimizden sadır olan bir emr ile, o zaman ayrılır" diye ifade ve işaret edilen gecedir. Kur'an-ı Kerim bu gecede toptan indirilmiştir. Sonra peyderpey vahyedilmiştir. İşte bu, sene içerisinde bir gecedir. Bunun Ramazan ayında olması gerekmez. Ne var ki, Ramazan ayında olması da galib ihtimaldir. Alimler, bu gecenin, Kur'an-ı Kerim'in nüzulü sırasında Ramazan'da olduğu hususunda ittifak ederler.

İkinci Kadir gecesi, arza meleklerin indiği ve bir nevi ruhaniyetin intişar ettiği gecedir. Müslümanlar o geceyi zikir ve ibadetlerle ihya ederler. Herbirinin elde ettiği nur, karşılıklı olarak birbirine in'ikas eder ve böylece feyizleri kat kat artar, (bunun bereketine) rahmet melekleri kendilerine yaklaşır, şeytanlar da uzaklaşır, duaları icabete, ibadetleri makbuliyete mazhar olur. İşte bu gece, Ramazan'ın son on günündeki tek gecelerden birindedir. Bu, bazı yıllarda öndedir, bazı yıllarda sondadır. (Yani bazan Ramazan'ın 21, 23, 25'inci gecelerinde bazan da 27, 29 gibi sondaki teklerdedir, belli bir gecede sabit değildir). Ama son onun haricine çıkmaz.

Şu halde belirttiğimiz önceki Kadir gecesini kasteden (rivayet)ler, onun senenin tamamı içinde olduğunu söyler. İkinci Kadir gecesini kasteden (rivayet)ler de onun Ramazan'ın son onunda olduğunu söyler."

Dehlevi bu açıklamasını şahsi karihasına veya keşif ve kerametine dayanarak yapmadığına işareten,  daha önce, meallerini vermiş olduğumuz  hadislerden iki tanesini (870, 872) kaydeder:

  »اُرِىَ رُؤيا كم قد قد طواطأت فى السبع ا‘واخِر فمن كان متحريها فليتحرها فى السَّبْع ا‘واخْر« اُرِيتُ هذه الليلة ثم اُنْسِيتُهَا وَقَدْ رَاَيْتُنِى اَسْجُدُ فى ماء وطين »فَكَانَ ذ لِكَ فِى لَيْلَةِ اِحْدى وعِشْرِينَ«

 Dehlevi sözlerini şöyle tamamlar:"Bu hususta Ashab'ın ihtilafı, o geceyi yakalamadaki ihtilafa dayanır. O geceyi yakalayanların yaptığı dualardan biri şu idi:

  اللَّهم إنَّك عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّى

 "Ey Rabbim, sen affedicisin, affetmeyi seversin, ben günahkar kulunu da affet" (Hüccetullahu'l-Baliğa'dan). İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 4/395-397.


                                                                                       ●●●
                                                                                                  Necdet İÇEL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...