Ana içeriğe atla

                        BEŞİNCİ LEM’A
 “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEKȊL”(Âl-İ İmran:173)

       “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde,
bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.”(Âl-i İmrân:173)
Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır.
Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ninde zirvesinde yaşamıştır.
Yukarıda meâlini verdiğimiz Âl’i İmran suresinin 173.ayetinde geçen ‘…ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.’ diyen Hz.İbrahim’dir.
Ateşe atılırken bile meleklerin yardımını redderek,’Beni gören ve bilen, beni kurtarmaya gücü yeten dostum, Allah’ım varken, benim sizlerin yardımına ihtiyacım yoktur. Allah bana yeter, Allah benim vekilimdir, O ne güzel vekildir.’diyerek Allah’a karşı ‘hasbî’liğini en ağır şartlarda ilan ederek o hakikatı kahramanlık zirvesinde temsil etmiştir.
Her peygamberin ileri safhada olan özelliğine onun kahramanlığı denmiştir. Adem aleyhisselâm tevbe kahramanıdır .Hz.Nuh istiğfar kahramanıdır. Hz.Yunus ve Eyyüb aleyhimesselamlar ise sabır kahramanlarıdır. Hz.İbrahim ise ‘Hasbî’kahramanıdır.
İbrahim alehisselam Allah’a karşı aklîlik ile kalbî teslimiyeti en zirvede temsil eden bir zattır. Ölülerin nasıl diriltileceğini Allah’tan izah isterken, diğer taraftan da ateşe atıldığında teslimiyetin zirvesini temsil etmiştir.
Üstâd  hazretleri 5.Lem’aya serlevha yaptığı ‘hasbünallahu ve ni’mel vekîl’ (Âl-i İmran:173) ayetini tefsirini 4.Şuada 6 mertebe halinde izah etmişlerdir. Nur’un ve Nur talebelerinin bu makamı temsil etmelerine işareten 4.Şua daki altı mertebeyi’ Risale-i Nuriye’i Hasbiye ‘ ifadeleriyle izah etmiştir.
Onun için te’lif edilemeyen 5.Lem’ayı okuyup anlamak için 4. Şua’yı okumalıyız.
4.Şua da anlatılan bu hususlar, farklı boyutlarıyla 26.Lem’anın kısmen 12.recasında ve tamamen de 14.recasında anlatılmıştır.Oralara da bakabilirsiniz.
Bu ayetin tefsiri 16.Mektubun başında, 16.Mektubun serlevhası olarak ta kaydedilmiştir. 16.Mektup ki Üstada baskı yapan zalimlere karşı imanın verdiği güçle meydan okumasıdır. Buna reaksiyoner imanda diyebiliriz.
İmanın bir aksiyoner yönü, bir de zâlimlerin ve kâfirlerin rağmına reaksiyoner yönü vardır.
Hz. Hamza’nın imanı, imandaki başlangıç yönüyle reaksiyoner imandır.
Ka’be nin kenarında ebu cehil, ebu leheb ve tayfası tarafından dövülen, işkenceye uğrayan başta Efendimiz aleyhisselâmın çile çektiğini gören Hz. Hamza ebu cehilin rağmına iman etmiştir.
Hz.İbrahim’de de hem zâtî iman (aksiyoner), hem de Nemrutun rağmına reaksiyoner imanı vardır.’Hasbunallahu ve ni’mel vekil’, hem aksiyoner hem de reaksiyoner imanı cem’ eden, cami ve mükemmel bir imandır.
Bizler de, özellikle zulme uğradığımız bugünlerde 16.Mektubu çokça okuyarak, 4.Şua ile mezcederek imanınmızı en kâmil manada ilan etmeli ve ifade etmeliyiz.
Risale-i Nurlarda imanî tefekkürün zirvesni ifâde eden 29.Lem’anın 6.babı da ‘hasbunallahi ve ni’mel vekil ‘ ayetinin farklı bir açıdan manalarını anlatır. Oraya da bakabilirsiniz.
Üstad Bediüzzaman hazretleri pekçok mahkeme müdafaları sonrasında hâkimlere karşı en son sözü “hasbunallahu ve ni’mel vekil” olduğu gibi, Ankara ‘da meclisi mebusana hitap ettikten sonra son sözleri olarak yine “hasbunallahi ve ni’mel vekil” diyerek hitabesini tamamlamıştır.
                                                                  *

         Buhârî’nin Abdullah İbni Abbas (RA)’dan naklettiği bir rivayette göre:
“Ateşe atıldığı zaman İbrahim aleyhisselâm’ın son sözü: “ALLAH bana yeter, o ne güzel vekildir” demek olmuştur.Bu sözilk söyleyen Hz.İbrahim (AS) dır.

        Hz. İbrahim (a.s)’ın okuduğu  dua 12.000 defa okunursa sıkıntılardan feraha erileceği ifade diliyor. Biz de okuyalım tüm sıkıntılarımız için.

         Hasbunallahu ve ni’mel vekil ni’mel Mevla ve ni’me’n nasîr … Bu dua ile ilgili olarak Resulallah Hz Muhammed (S.A.V) şöyle buyurdu: “Sizden herhangi biriniz, büyük bir elem-keder, dert-bela, düşman ile karşılaştığınızda ‘Hasbünallâhü ve nîmel vekiyl’ duasını okuyunuz. 
  Cenâb-ı Allah, düşmüş olduğunuz belâyı sizden uzaklaştırır.” Yüz defa “Hasbünallâhü ve nîmel vekiyl” deyiniz. Yüzüncü de “Ni’mel’Mevlâ ve ni’men’nasıyr” diye ilave ediniz. Böylece korktuğunuzdan emniyet ve selâmette olursunuz”

         Bu dua gökte asılmış bir kılıçtır." 19 Gece "Hasbünallahü ve nimel vekil..

          Her  türlü sıkıntılardan feraha çıkmak ve her türlü hayırlı dileklerin kabulü için çok makbul ve tesirli bir duadır.

        Duaya başlamadan 7 İstiğfar 7 salavat 7 Elhamdülillah..okuyalım ve 19 gece 1900 defa okuyalım.

        "Hasbünallahü ve ni’mel vekil” ayeti kerimesi gökte asılmış bir kılıçtır.

        “Hasbünallahü ve nimel vekil.” her 100  okumadan sonra ” Nimel mevla ve nimen nasir.”

          Bu minval üzere Hasbünallahü ve ni’mel vekil ayetini her gece (1900) bin dokuzyüz kere okuyarak ondokuz gece buna devam et ve Cenabı Hakkın ihsanını bekle.

          Her türlü sıkıntıdan kurtulmak için "70 bin" Hasbünallah ve nimel vekil..
 
          Her türlü sıkıntınız için bu dua çok makbuldür.Bu dua ile sıkıntınız çözümü için Allahü Teâlâyı vekil ediyorsunuz..Her işinizde ve sıkıntınızda Allah’ı vekil kılmak kadar üstün birşey yoktur.Yüce Allah’ın vekilliği ile her işiniz kolaylaşır.Bu  dua her gün en az 100 okunabildiği gibi bir kaç kişi iel 70 bin defa okunursa sıkıntınızda bir an önce kurtulursunuz.

         Borcunuz mu var Allah’ı vekil kılın inşallah en kısa zamanda Yüce Allah’ın vekilliği ile kurtulursunuz.İçinden çıkamadığınız bir sıkıntınız mı var bu dua ile Alah’a havae edin.

         Hasbunallahu ve ni’mel vekil ni’mel Mevla ve ni’me’n nasîr

           Bu dua ile ilgili olarak resulallah Hz Muhammed (S.A.V) şöyle buyuruyor:  “Sizden herhangi biriniz, büyük bir hadise (olay) ile (elem-keder, dert-bela, düşman ile karşılaşma gibi) ‘Hasbünallâhü ve nîmel vekiyl’ duasını okuyunuz. Cenâb-ı Allah, düşmüş olduğunuz belâyı sizden uzaklaştırır.” yüzüncüde…”Ni’mel’Mevlâ ve ni’men’nasıyr” diye ilave ediniz

           Her türlü sıkıntı için her gün okunacak dua

Her türlü sıkıntılarınız için bu duayı günde 100 defa okuyun.Sıkıntınız olmasa bile her işinizde Allah” vekil  edinmeniz ve her işinizde onu yardımcı seçmeniz  ne kadar güzel olur.
“Hasbunallahu ve ni’mel vekil ni’mel Mevla ve ni’me’n nasîr”

         (“Allahü Teala, bize yeter, O ne güzel vekildir. Ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcıdır.”)
                                                               ****
HASBUNALLAHU VE Nİ’MEL VEKİL
“Hasbunallahu ve nimel vekil” zikrinin fazileti
Her türlü sıkıntınız için bu dua çok makbuldür.Bu dua ile sıkıntınız çözümü için Allahü Teâlâyı vekil ediyorsunuz..Her işinizi ve sıkıntınız Allah’ı vekil kılmak kadar üstün birşey yoktur.Yüce Allah’ın vekilliği ile her işiniz kolaylaşır.Bu  dua her gün en az 100 okunabildiği gibi bir kaç kişi iel 70 bin defa okunursa sıkıntınızda bir an önce kurtulursunuz.
Borcunuz mu var Allah’ı vekil tutarak inşallah en kısa zamanda Yüce Allah’ın vekilliği ile kurtulursunuz. İçinden çıkamadığınız bir sıkıntınız mı var bu dua ile Alah’a havale edin.
Hasbunallahu ve ni’mel vekil nimel Mevla ve ni’me’n nasîr
Bu dua ile ilgili olarak Hz Peygamber şöyle demiş:
“Sizden herhangi biriniz, büyük bir hadise (olay) ile (elem-keder, dert-bela, düşman ile karşılaşma gibi) ‘Hasbünallâhü ve nîmel vekiyl’ duasını okuyunuz. Cenâb-ı Allah, düşmüş olduğunuz belâyı sizden uzaklaştırır.” yüzüncüde…”Ni’mel’Mevlâ ve ni’men’nasıyr” diye ilave ediniz
Sıkıntılardan kurtulmak için : “Hasbunallahu ve Ni’mel Vekil”
Hz. İbrahim a.s. ateşe atılmak için mancınığa konulduğu zaman Cibril aleyhisselam:
“Bana ihtiyacın var mı” diye sordu. Hz. İbrahim a.s. O’na şöyle dedi;
“Sana hayır, ama alemlerin Rabbine evet!”
“Hasbunallahu ve ni’mel vekil ni’mel Mevla ve ni’me’n nasîr”
(“Allah Teala, bize yeter, O ne güzel vekildir. Ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcıdır.”)
dedi de o yakıcı ateş kendisine “soğuk ve selametli” oldu. (Bu sözü ilk söyleyen Hz.İbrahim (AS) dır.)
Hz. Musa a.s. önünde deniz, arkasında düşmanı olduğu sırada:
“Hayır!.. Muhakkak ki Rabbim benimledir; bana doğru yolu hidayet edecektir”. (Şuara 62) diyerek Rabbine sığındı da O’nun izniyle düşmanından kurtuldu.
“Onlar ki, bazı kimseler kendilerine: “İnsanlar size karşı toplandılar, onlardan korkun” dediklerinde bu onların imanlarını artırdı ve: “Allah bize yeter o ne güzel vekildir” dediler.” (Ali İmrân, 3/173)
Sıkıntıda mı kaldın, derdin mi var o halde sen de hakkıyla koruyan, çok esirgeyen, her şeye kadir, rahmet edenlerin en merhametlisi olan Rabbül Alemine sığın ve
“Hasbunallahu ve ni’mel vekil ni’mel Mevla ve ni’me’n nasîr” zikrini dilinden düşürme.
                                                                        ***
RİSALE-İ NUR / YİRMİDOKUZUNCU LEM’A
Altıncı Bâb (Bu Altıncı Bab’ın tercümesi Nur Talebeleri tarafından yapılarak sonradan konulmuştur. )
“Hasbünallahü ve nimel-vekil”in mertebeleri hakkındadır.
 Beş Nüktedir.
Birinci Nükte: Bu sözler beşerin acizlik hastalığı ve insanlığın fakirlik marazı için denenmiş bir ilaçtır.

          “Allah bize kafidir. O ne güzel vekildir.”O, Mucid ve Mevcud-u Baki olduktan sonra, mevcudatın zevale gitmesinin hiçbir önemi yoktur. Çünkü Vâcibü’l-Vücud olan Mucidlerinin bekasıyla, o sevimli varlıklar devam ediyorlar.
         O, Sani ve Fatır ı Bakidir. O halde, masnuun zevaliyle mahzun olmamalı. Çünkü; muhabbete vesile olan husus, Saniinde aynen devam etmektedir.
         O, Melik ve Malik-i Bakidir. O halde, ayrılık ve gidiş içerisinde tazelenen mülkün zevalinden teessüf edilmemeli.
          O, Şahid ve Alim-i Bakidir. Öyle ise, sevgililerin dünyadan kaybolmasına hasret çekilmemeli. Çünkü, onları müşahede eden Zatın ilim ve nazar dairesinde varlıkları devam ediyor.
          O, Sahip ve Fatır-ı Bakidir. O halde, güzellikleri takdir edilen şeylerin zevalinden kederlenmemeli. Çünkü, onların güzelliklerinin kaynağı Fatırlarının esmasında devam etmektedir.
         O, Varis ve Bais -i Bakidir. O halde, ahbabın firakından dolayı “Ah!” çekilmemeli. Çünkü, onlara varis ve onları tekrar diriltecek olan Zat bakidir.
        O, Cemil ve Celil-i Bakidir. O halde, güzel isimlere ayna olan güzel masnuatın zevalinden hüzne düşülmemeli. Çünkü, o esma, aynalarının zevalinden sonra da güzellikleriyle baki kalmaktadır.
        O, Mabud ve Mahbub-u Bakidir. O halde, mecazi mahbubların zevalinden elem duyulmamalı. Çünkü, Mahbub-u Hakiki bakidir.
         O, Rahman, Rahim, Vedud ve Raûf-ü ü Bakidir. O halde, görünürde nimet veren şefkatli varlıkların zevalinin hiçbir ehemmiyeti yok ve bu yüzden gam çekip meyus olunmamalı. Çünkü rahmet ve şefkati herşeyi ihata eden Zat bakidir.
            O, Cemil, Latif ve Atuf ü Bakidir. O halde, o latif ve müşfik mevcudatın zevalinin önemi yok. Bu yüzden, yanılıp, yakınılmamalıdır. Çünkü, bütün o zevale gidenlerin yerini tutacak Zat bakidir. Onlar ise, onun tecelliyatından tek bir tecellinin dahi yerini tutamaz. Onun bu vasıflarıyla devam ve bekası herbir ferdin dünyadaki her nevi sevdiklerinin yerini tutar. `Hasbünallahü ve nimel-vekil.”

           Evet, dünya ve içindeki şeylerin bekasına bedel, bunların Malik, Sani ve Fatırının bekası bana yeter.
                                                                          ***
Risale-i Nurdan Bir Bölüm
Dördüncü Şuâ (Sayfa 60)
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ
(Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:173.)
Bir zaman ehl-i dünya beni herşeyden tecrit ettiklerinden, beş çeşit gurbetlere düşmüştüm. Ve ihtiyarlık zamanımda kısmen teessürattan gelen beş nevi hastalıklara giriftar olmuştum.
Sıkıntıdan gelen bir gafletle, Risale-i Nur’un teselli verici ve medet edici envarına bakmayarak, doğrudan doğruya kalbime baktım ve ruhumu aradım. Gördüm ki,gayet kuvvetli bir aşk-ı bekàve şedit bir muhabbet-i vücut ve büyük bir iştiyak-ı hayat ve hadsiz bir acz ve nihayetsiz bir fakr bende hükmediyorlar. Halbuki müthiş bir fena o bekàyı söndürüyor. O hâletimde yanık bir şairin dediği gibi dedim:
Dîl bekàsı, Hak fenası istedi mülk-ü tenim.
            Bir devasız derde düştüm, ah, ki Lokman bîhaber.
Meyusâne başımı eğdim. Birden حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ  âyeti imdadıma geldi, dedi: “Beni dikkatle oku.” Ben günde beş yüz defa okudum. Benim içinaynelyakîn sûretinde inkişaf eden çok kıymettar envârından bir kısmını ve yalnız dokuz nurunu ve mertebesini icmalen yazıp, eskiden aynelyakîn ile değil, belki ilmelyakîn ile bilinen tafsilâtını Risale-i Nur’a havale ediyorum.
                                                                   ֍֍֍֍
                                                                                                                            Necdet İÇEL







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...