Ana içeriğe atla

GASB

          GASB

         Gasb, başkasının malını zulmen ve tecavüzen almaktır. Hadis-i Şeriflerde gasb ifadesi daha çok, arazilerle ve arsalarla alakalı olarak ifade edilmiştir. Dini literatör de ise gasb, her çeşit malın zulmen alınmasıdır.

        Ebu Seleme’nin Hz. Aişe den naklettiğine göre, Resulüllah(a.s.m): ‘’Kim gasben başkasının arazisine, bir karış haksız tecavüz ederse, yedi kat yerin dibine kadar boynuna dolandırılarak cezalandırılır.’’ (Buhari, Bed’ül Halk,2) buyurmuşlardır.

       Abdullah İbn-i Ömer’in naklettiğine göre, Resulüllah(a.s.m):’’Kim, araziden haksız olarak bir karışlık yer alırsa, Kıyamet günü, onunla yedi kat yere batırılır.’’(Buhari, Mezalim:13) buyrulmuştur.

         Bir kimse haksızlıkla, bir başkasının malını bile bile aldı mı, aldığı şey ne kadar az da olsa, ciddi bir tehdite maruzdur, büyük bir cezaya müstahak olmuştur. Gasb eden kimse kıyamet gününde, mahşer halkı önünde teşhir edilerek rezil-rüsvay kılınacaktır.

        ‘’Müslümanların yolundan bir karış gasb eden kimse, Kıyamet günü, o parçayı yedi kat arz’ın altına kadar boynunda taşır.’’

        ‘’Bir deveyi zimmetine geçiren, Kıyamet günü o deveyi boynuna takmış olarak getirilir.’’

           Bu Hadis-i Şeriflerin ifade ettiği manalar çok derindir. Ahirette bunu taşımaya gücü yetmeyecek, o ağır yükle sırattan geçemeyecek ve tepe taklak cehenneme yuvarlanarak azap çekecektir.

           Kıyamet günü, Allah nazarında en büyük hırsızlık bir kişinin gasb ettiği bir zirâlık arazidir.

            Bu ağır ifadeler, kalbinde imanı ve ahirete inancı olan herkezi titremeye sevk etmelidir.

            Özellikle bu gasb edilen araziler devlet arazileri olursa… ‘’Hazine arazilerinden kendimize (millet vekillerine), meclisten kanun çıkartarak arazi tahsis edelim’’ diyen sevgili vekillerin böyle yaparsa acaba ahirette durumu ne olacaktır?

          Basından ve kamuoyundan aldığımız haberlere göre AKP hükümetinin gasb ettiği arazilerin haddi hesabı olmadığı söyleniyor. Şahıslarına, hazine arazilerinden aldıkları gayr-i menkullerin haddi hesabı olmadığı biliniyor.

           17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet haftası münasebetiyle gasb edilen mallarında hesabının yapılmasını arzu ettim.

           Dost acı söylermiş. Bu kardeşlerimizin, geçmişte yaptıkları iyi hizmetlerden dolayı, ahirette acı ve azap çekmelerini istemediğimizden, küçük bir hatırlatma yapmak istedik.

                                                                                Necdet İÇEL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...