MÜNÂFIKLARIN BAKIŞI
Dâimâ rahatını ve zevkini düşünen, rahat ve huzurunu, makam
ve mansıbını ihlâl edecek her türlü hareketi kötü kabul eden ve bu türlü
hareketler ile huzurunu kaçıranlara, aklı ermez, kapılgan, reşid olmayan, dini
eksik olan akıl veya dinin aksine davranan ahmak veya fasık gibi manalara gelen
sefih veya deli nazarıyla bakan bir kısım maddeciler her devirde
görülegelmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm münâfıklarda ve onların samîmî
mü’minlere bakışından bahsederken; ‘’Ne zaman onlara: ‘Şu güzel insanların iman
ettiği gibi sizde iman edin’ denilse onlar, ‘Yani, o beyinsizlerin inandıkları
gibi mi inanalım?’ derler. Asıl beyinsizler onların kendileridirler de bunun
farkında değiller. Bunlar iman edenler ile karşılaştıklarında ‘Biz de mü’miniz’
derler. Ne var ki şeytanları ile baş başa kaldıklarında da: ‘Emin olun, biz
sizinle beraberiz, onlar ile alay ediyorduk’ derler.’’(Bakara:13-14)
Âyet-i Kerîmelerin nazil olma sebepleri olmakla beraber, buna benzeyen
bütün hâdiseleri kıyâmete kadar bir ölçü olarak ortaya koymaktadır.
İmanı kurtarma adına yapılan âlemşumül çalışmalar göz önüne alındığında
günümüzde de bir takım hizmete adanmış kimselerin sefih, beyinsiz nazarıyla ele
alındıkları görülecektir.
Tarihin hemen-hemen her devrinde bütün tazeliği ve nezaheti ile hak ve
hakikat namına mücadelede bulunan kimselerin davranışları beyinsizlik ve
yanlışlık eseri olarak mütalaa edilmiş ve bu insanlara çok defa değişik
iftiralar ile değişik lâkaplar takılarak o nazar ile bakılmıştır.
Hz.Nuh’un kavminin, fetânet-i azam sahibi olan peygamberlerine;
‘’Delidir...’’ (Kamer:9) demeleri, münâfıkların peygambere bakışlarını ifade ettiği
gibi, Efendimiz aleyhisselamı da; ‘’Allah’ı o kadar çok hatırlayın, o
kadar çok anın ki neticede size deli desinler.’’(Ahmed ibn-i Hanbel, Müsnet:3/68) hadîs-i şerîfi de
bu münâfık bakışını teyit eder mahiyettedir.
Buradan anlaşılan mana şudur ki, mü’min ve münafıklar nazarında ölçüler
farklı ve değer hükümleri de ayrı ayrıdır.
Mü’minler âhireti dünya’ya tercih ederek yaşar ve hareketlerini buna bina
ederler. Münafıklar ise âhirete inandıkları halde dünya’yı ahirete tercih etme
ölçüleri içerisinde hareket ederler.
Meselâ bir mü’min, peygamberimiz aleyisselâmın: ‘’Kim bugün iman ederek ve
sevabını Allah’tan bekleyerek burada savaşıp ölürse Cennet’e gider.’’ müjdesini
duyup elindeki hurmaları atar ve ; ‘’Bunların eli ile Cennet’e gideceksem bu
canıma minnettir.’’ diyerek hayatını istihkar eder ve şehadete yürür. (Buhari,Meğazi: 17)
Böyle yapan o sahabeye karşı münâfıklar onu anlayamadıklarından, dünya’yı
ahirete tercih ettiklerinden ‘’Beyinsiz ve sefih adam kendine yazık etti’’
nazarı ile bakıyorlardı.
Dünya’nın her tarafında fitne ve fesada ait düşünceler ve fikirlerin
sıloganik hale gelmesi ve Müslümanlara tepeden bakması aralarında ki dialogdan
kaynaklanmaktadır.
Kâfirlerden, insî ve cinnî şeytanlardan daha tehlikeli olan münâfıkların
kem nazar ve bakışlarından Allah’a sığınırız.
Necdet İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder