YALANCILAR VE YAMACILAR
Yalanı iş
edinen, çok yalan söyleyen kimseye yalancı denir. Daimî olarak, her halinde
yalan söylemeyi meslek edinmiştir yalancılar. Yalancı öyle şahane ve inandırıcı
söyler ki, sen doğruyu onun kadar güzel söyleyemezsin.
Yalancıların etrafında,
birde yamacılar vardır ki, onlara inanır ve başkalarına da inandırmaya çalışır
veya onların doğru beyanlar olduğunu zorlamalı yorumlar ile anlatarak
muhataplarını iknaya çalışırlar.
Günümüz siyaset ve medya
dünyasında o kadar çok yalancılar ve bir o kadar da ciddî görünümlü
yamacılar var ki….Bu ne zamana kadar devam edecek diye hayret ve merakla
bekliyoruz.
Yalan, kişinin gerçeği
saklayıp bildiğinin aksini söylemesidir. Yalancılık çok çirkin bir huydur.
Dinimiz yalanı haram kılmış ve şiddetle yasaklamıştır. Yalan insanın kendine
hakareti ve insanlığıyla da ters düşmesidir.
Yalan rûhî bir
hastalıktır, toplumun kendisini bundan koruması gerekir. Çocuklar daha küçükken
doğru sözlülüğe alıştırılmalı, yalanın zararları kendilerine anlatılmalıdır.
Cenab-ı Hakk,
"Yalan sözden kaçının" (Hac:30) diye emrettiği halde basit dünya
menfaatleri için yalan söyleyenler vardır. Özellikle yalan yere şahitlik yapmak
çok kötü bir davranış ve büyük bir günah sayılmıştır. Gerçek bir müslüman kendi
aleyhinde de olsa, doğru söylemeli ve asla yalana yaklaşmamalıdır.
"Ey iman
edenler! Hak üzere durup adaleti yerine getirmeğe çalışan hâkimler ve Allah
için doğru söyleyen şâhidler olun. Velev ki, o şahitliğiniz nefisleriniz yahut
ana babanızla yakın akrabanız aleyhine olsun… İster üzerine şahitlik yapılan
kimseler zengin veya fakir bulunsun" (Nisa:135) ayeti dikkat çekici değil midir.
Tarihte bir yalancı bir
de yamayıcısı yaşamış. Yalancı, yamayıcısını yanından hiç ayırmazmış. Çünkü
söylediği yalanlar bazen itirazlarla karşılanırmış. İşte o zaman yamayıcıya iş
düşer, yalancının gözünü kırpmadan söylediği yalanlarını anında yamar, inanılır
hale getirirmiş.
Bir gün mecliste
başköşeye oturan yalancı yine başlamış yalanlarını sıralamaya:
- Ben demiş, buraya
gelirken gökten köpek sesleri geldiğini işittim. Kulakları patlatırcasına köpek
havlaması geliyordu gökyüzünden..
İtiraz etmişler olmaz
böyle şey demişler, gökten köpek sesi gelmez!
Hazır bekleyen yamayıcı
hemen devreye girip yamasını yapmış:
-Arkadaşlar demiş, ben
de işittim gökten gelen köpek seslerini. Kartalın biri yerden kaptığı köpek
yavrusunu havaya kaldırmış götürürken havlayan köpeğin sesiydi!..
İtirazcılar olabilir
diyerek susmuşlar.
Cesareti artan yalancı,
yeni iddiasını da şöyle atmış ortaya:
-Köpek sesinde ne var
ki, demiş. Ben gökten yumurta yağdığını bile gördüm. Bembeyaz yumurtalar yolda
sağıma soluma birer ikişer dökülüyordu. Basmamak için atlayarak geldim buraya.
-Aaaaaa, demişler, bu
kadarı da olmaz! Gökten yumurta yağmaz yeryüzüne?.
Bekleyen yamayıcı yine
hemen imdada yetişmiş:
- Köpeği havaya kaldıran
kartal var ya, işte o kartal bu defa da altında yumurtalar bulunan bir
kuluçkayı yuvasıyla birlikte kaldırmıştı havaya. Dökülen yumurtalar kuluçkanın
yuvasından dökülen yumurtalardı..
Dinleyenler bu defa da
birbirlerine bakarak susmak zorunda kalmışlar.
Yalancının cesareti daha
da artmış:
- Bunlar ne ki, demiş.
Siz benim avcılığımı bir bilseniz asıl o zaman şaşırırsınız. Ben öylesine
keskin nişancıyım ki, bir atışta kırk kuşu birden vururum havada. Hatta
geçenlerde kırda avda iken bir atışta tam kırk tane kekliği birden vurdum
gökyüzünde. Kuşların düştükleri yere varınca baktım ki, hepsi de kebap olarak
pişmiş, hazır halde beklemekteler beni. Hem de yoğurtlu sarımsaklı kebap
halinde!.
Bu defa itiraz sesleri
fazla yükselmiş:
-Hayır demişler, bu
kadarı da fazla artık. Bir atışta kırk keklik nasıl vurulur havada, sen
varıncaya kadar da düştüğü yerde nasıl ateş yanar da pişirilir, sonra da nasıl
yoğurtlu sarımsaklı kebap olur da bekler seni?.
İşte bu sefer zorda
kalan yamayıcı feryadı basmış:
-A birader demiş,
diyelim ki, attığın saçmalı tüfekti, kırk saçma kırk kekliğe havada isabet
etti, bir tane saçma da sekerek yerdeki çakmak taşına çarptı, çıkan kıvılcımdan
da otlar tutuştu, kuşlar da yanan kuru otların üzerine düşüp kebap olarak
pişerek önüne hazır hale geldi. Ama insaf et be kardeşim, dağın başında
sarımsaklı yoğurdu ben nereden bulayım şimdi?..
Memleketin hikayesi maalesef bundan ibaret…..
Necdet
İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder