EN ÇOK NASİHATE KİM MUHTAÇDIR?
Nasihate herkesin ihtiyacı vardır. Allah (c.c) bütün peygamberleri insanlığa nasihat etsinler
diye göndermiştir.
“Size Rabbimin
mesajlarını tebliğ ediyoruz; zira ben sizin için güvenilir bir nasihatçiyim.”(A’raf:68) diyen Hz. Hûd
aleyhisselâm, diğer peygamberler gibi aynı hakikati tekrar etmiş durmuşlardır.
Allah
peygamberlere nasihat etmiş, bütün peygamberler de ümmetlerine nasihat
etmişlerdir. Nasihate ihtiyacı olmayan bir tek ferd yoktur.
En çok nasihate
muhtaç olanlar ise idereciler ve özellikle Devletin en başındaki idarecilerdir.
Zira sorumlulukları büyüktür. Nasihate ihtiyaç duymayan idareci
sorumluluğununda farkında olmayan, işin zevkinde kalakalmış bir heveskârdır.
Bunlar tehlikeli idarecilerdir. Hem kendisi, hem de milleti için tehlikedir.
Dünyası ve ahireti içinde de büyük tehlikedir.
İdarecilerin nasihat
aldıkları dönemlerde milletler ve devletler yükselmiş, nasihatten müstağni
oldukları dönemlerde gerilemeler ve çökmeler olmuştur.
Hacı Bayram-ı Velî hazretleri Edirne'den
ayrılırken kendisinden nasihat isteyen Sultan Murâd Hana şöyle dedi:
"Tebean
içinde herkesin yerini tanı, ileri gelenlere ikrâmda bulun. İlim sâhiplerine
hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Halka yaklaş, fâsıklardan
uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. Hiç kimseyi küçümseme ve hafife alma. İnsanlığında
kusûr etme, sırrını hiç kimseye açma, iyice yakınlık peydâ etmedikçe, kimsenin
arkadaşlığına güvenme.
Cimri ve alçak insanlarla ahbablık kurma. Kötü
olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme. Seninle başkaları arasında bir
toplantı akdedilir veya insanlarla aranızda bâzı meseleler görüşülürse yâhut
onlar bu meselelerde senin bildiğin hilafını iddiâ ederlerse, onlara hemen
muhâlefet etme.
Sana bir şey
sorulursa, ona herkesin bildiği şekilde cevap ver. Sonra bu meselede şu veya bu
şekilde görüş ve delillerin de bulunduğunu söyle. Senin bu türlü açıklamalarını
dinleyen halk, hem senin değerini, hem de başka türlü düşünenlerin değerini
tanımış olur. Sana bu görüş kimindir? diye sorarlarsa, fakîhlerin bir
kısmınındır, de. Onlar, verdiği cevâbı benimserler ve onu sürekli olarak
yaparlarsa, senin kadrini daha iyi bilir ve mevkiine daha çok hürmet ederler.
"Seni
ziyârete gelenlere ilimden bir şey öğret, böylece faydalansınlar. Herkes,
öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umûmî şeyleri öğret, ince meseleleri
açma. Onlara güven ver, ahbablık kur. Zîrâ dostluk, ilme devâmı sağlar. Bâzan
da onlara yemek ikrâm et. İhtiyaçlarını temin et. Onların değer ve îtibârlarını
iyi tanı ve kusurlarını görme. Halka yumuşak muâmele et, müsâmaha göster.
Hiçbir kimseye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin gibi
davran."
Güzel ülkemiz
niye geriye doğru, çüküşe gidiyor sizce..?
Necdet
İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder