FETİH RUHU
Genelde nusret kelimesinden sonra
ifade edilen Fetih kelimesi, ehemmiyetine binaen değişik kalıplarıyla Kur’an’da
37 yerde geçmektedir.
Her iş ve icraat Allah’ın bir ismine
dayandığı gibi fetihte Allah’ın “Fettah” ismine dayanır. Allah’ın “El-Fettah”
ismi, Sebe suresi 26. ayetinde “El-Alîm” ismiyle beraber geçer.
Demek ki, cahillerin feth
yapabilmesi mümkün değildir.
Onun için İstanbul’un fethi, Nihat
Sami Banarlı’nın da dediği gibi: “Çeşitli ilim, fikir, sanat, iman, insanlık,
adalet, devlet kurma ve yüceltme terbiyesinin asîl ve benzersiz mahsulüdür.”
Taşköprülüzade’nin “Tarih-i Saf /
Tuhfetü’l-Ahbabın’da naklettiğine göre; “2. Mehmet, gençlik yıllarında daha çok
silahşör hevesindeydi, ata biniyor, ok, yay ve kılıçla uğraşıyordu. Babası 2.
Murat ise, bunların ilimle yan yana gitmesini söylüyor, oğlunun ilimden
irfandan nasibini almasını istiyordu. İşte bu sıralarda devrin ileri gelen alimlerinden
Molla Yegân, Hac’dan gelirken Mısır’a uğrar ve yanında Molla Güranî’yi de
getirir. Molla Güranî, fıkıhta, usül ve meânî de, tefsir ve hadiste dirayetiyle
tanınmıştır.”
Fatih, şehzadelik devresinde
akademik bir muhitte yetişmiş, değerli alimlerden dini ilimler dışında felsefe
ve matematik okumuş, Farsça ve Arapçayı ana dili gibi; Latince, Yunanca ve
Sırpça’yı da yeteri kadar öğrenmiş tarih ve coğrafya bilgisi ile desteklenen
mükemmel bir askerlik bilgisi edinmişti.
Semiha Ayverdi’nin, “Türk Tarihinde
Osmanlı Asırları” kitabında anlattığı gibi; “Fatih’in geleceğe hazırlanmasında
Molla Gürani’den başka Molla Hüsrev, Hocazade, Hızır Bey Çelebi, Ali Tûsi,
Molla Zeyrek, Sinan Paşa, Molla Lütfi, Fahreddin-i Acemi ve Hoca Hayreddin gibi
büyük zatlar vazife yapmışlardır. Fatih bu zatların ilim ocağında ve sohbet
meclislerinde ilim, hikmet ve irfan pınarından kana kana içmişti.”
Ayıca, Ali İhsan Yurd’un, “Fatih’in
Hocası Akşemseddin’in Hayatı ve Eserleri” adlı kitabında ifade ettiği gibi
Akşemseddin’in de bir maneviyat sultanı olarak Fatih’e ruh üflediği
muhakkaktır.
Akşemseddin, şeyhi Hacı Bayram Veli
Hazretleriyle Fatih’in babası 2. Murat Han zamanında Edirne’ye gitmiş ve
İstanbul’dan bahis açıldığında şeyhinin: “İstanbul’un fethine bizim Köse
(Akşemseddin) ile beşikteki çocuğunuz 2. Mehmet Han muvaffak olacaktır.”
dediğini duymuştu.
Fatih’in fetih ruhunda takvasının da büyük rolü
vardır. Taşköprülüzade’nin tespit ve ifadesiyle, Molla Gürani hayatı boyunca
Sultan Fatih’i yiyecek ve giyeceğin haram olanından sakındırır, onu helal
dairesinde yaşatmaya özen gösterirdi.
Tacizade Cafer Çelebi, Mahrusa-i İstanbul
fetihnamesi adlı kitabında şu hususu anlatır; “Fatih olmaya hazır 2. Mehmet,
İstanbul’un fethine hazırlanırken, Allah yolunda kaza etmeyi en büyük gaye olarak
belirtiyor, Ashab’ın hayatında bir günün, hatta bir saatin bile cihadsız
geçmediğini, zikirle onların yolunda olduğunu ifade ediyor, küfr ocağı olan
Kostantiniyye’nin İslam diyarı haline dönüştürülmesi zaruretinden, bahsediyor
ve şöyle diyordu; “Belki itimadım mahza Hakk’ın lütfuna ve inayetinedir, asıl
gayem İslam’ın şiarlarını izhardır.”
Tarihin tespitleriyle Fatih Sultan Mehmet’in
tebdil-i kıyafetle kendi halkının arasındaki “isar = kardeşini nefsine tercih
etme” hasletine de fethin çok önemli bir ruhu olarak da kaydedebiliriz.
İlimden yoksun, dünya dillerinden mahrum,
takvadan bîbehre, îsar ruhundan bîhaber olanların kendilerini dev aynasında
görseler bile, değil fetihler yapabilmeleri, mevcudu bile korumaktan aciz
kalacakları muhakkaktır.
Rabbimiz: “Bütün mü’minler kardeştirler…”
buyururken, bugünkü siyasetin başı: “Bütün mü’minler benim düşmanımdır…”
şeytanî sloganı ile hareket ederse işin sonu nereye varır.
Fetih ruhumuz var mı? Yeni fetihlere hazır
mıyız?
Necdet İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder