AKP
hükümeti ve onun başındaki zamanın başbakanı, şimdilerin Cumhurbaşkanı milletimize büyük hedefler
gösterdiler. Ne olduğu da tam anlaşılamayan, içi boş, sıloganvâri de olsa 2023
ve 2071 hedefleri hoşumuza gidiyordu. Milliyetçilik duygularımızı,
ezilmişliğimizi bu iddialı cümleler ile tatmin etmeye çalışıyorduk. Bunu
söylediği zamanlarda da olabileceğine ihtimal veriyorduk. Ama şu anda bunlara
inanmak oldukça zordur. Güneşin batıdan doğması kadar muhaldir. Hala inananlar
var mı bilemiyorum.
Bir
hedefe ulaşabilmek için, o hedefe götürücü vesile ve yolların meşru olması şarttır. Aydın istikametine
doğru gidip, Manisaya varmayı ümit etmek ne kadar safdillik ise, yolunda
olmayıp da o hedefe varabileceğini de düşünmek öyledir.
Bediüzzaman
Hazretleri, ismi ile müsemma zamanın bir harikasıdır. İslamî ve millî hayata
ait bütün metodlar ve prensipler üstünde
durmuştur. Şu anda ki siyasî hayatın onu anlayamama sıkıntısı çektiğini
görmekteyiz. Bütün zikzakların altında da
bu vardır.
Bediüzzaman Hazretleri fıtrî kanunlar ile
fıkhî kanunları bir araya getirmesini başarmış ve onlardan ders alma yollarını
göstermiştir.
Fıkhî kaide şudur ki; ‘’ Kâtil öldürdüğü
kimsenin varisi olamaz.’’ Ölüm, hak,
miras helaldir. Fakat bir çocuk mirasına konacağı babasını öldürürse veya
öldürülmesine sebebiyet verirse, dînî ölçülere göre babasının mirasından pay
alamaz. Meşru olan mirasa, gayri meşru yolla gittiği için maksadının aksi ile
tokat yer ve mirastan mahrum edilir.
Dînî
ölçülere sığmayan, gayr-i meşru muhabbetler de böyledir. Mesela; bizim avrupaya
muhabbetimiz, özellikle, hristiyan dininin prensiplerine bakan yönü ile gayr-i
meşrudur. Onun için bir türlü o noktadaki hedefe ulaşamıyoruz. Karşılığında
avrupadan daima gaddarane muamele görüyor ve kapıkulu olarak önlerinde
bekletiliyoruz.
İşte AKP hükümeti başarıya gidici bütün meşru
yollarını tüketmiştir. Adaleti kaybetmiştir. Hukukun üstünlüğünü zayi etmiştir.
Tarafgir davranmaktadır. Müslümanlara zulüm ve eziyet etmektedir. Memleketin
asayiş ve emniyetine hizmet eden emniyet teşkilatını, düşmanından intikam
alıyor gibi davranmaktadır. İnsaf ve merhametini kaybetmiştir. Demokrasinin
vazgeçilmez bir prensibi olan kuvvetler ayrımı tamamen çöpe atılmıştır.
Ayrıca
hırsızlık ve yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmıştır. Ve bunları dile getirenler
de ezilebildiği kadar ezilmekte ve düşman muamelesi görmektedirler. Ve işin tuhaf
tarafı, bunu yaparken de haricilerin Hz. Ali’ye karşı, Kur’an’ı başlarına siper
etmesi gibi, dînî söylemler ile de güya dindar olduklarını dile
getirmektedirler. Ölçü bilmeyen halkımız da bu zahiri ve sun’î hale aldanmakta
ve onlara oy vermektedir.
Birisinin
keyfi için intikamvârî konuşmalarından dolayı, doların ateşi yükselmekte,
milyarlarca lira zarar edilmekte ve arkasından da bu milletin bağrına çökerek
onlardan bu paralar, zamlar …vs ile alınmakta ve haksızlık yapılmaktadır.
Özellikle milletimizin fertleri arasında
gerginlikler meydana gelmiş, aileler parçalanmış, hatta aile fertleri
birbirlerine düşman haline getirilmiştir. Din adamları da korkutulmuş, dinin çok önemli bir prensibi
olan yalancılığı, hırsızlığı, yolsuzluğu anlatamaz olmuşlardır.
Alimlere
saygı kaybolmuş, senelerden beri gözyaşları içersinde ve binbir fedakarlıkla
islâma hizmet eden cemaatlar bu dönemde haksızlığa ve zulme uğratılmışlardır.
Böyle
bir zülüm AKP’nin hucum ederek, tenkit ederek oy kazandığı milli şef
dönemlerini aratır hale gelmiştir.
Meşruîyetini
(Dini ölçüler içerisinde) kaybetmiş
böyle bir hükümetin, ortaya
koyduğu hedeflere ulaşabilmesi mümkün görünmemektedir. Bundan sonra
kaprislerini tatminden başka verebilecekleri herhangi bir şeyleri kalmamıştır.
Evet
Bediüzzaman Hazretleri doğru söylüyor, ‘’Gayri meşru tarik ile bir maksada
giden zat, galiben maksudunun zıttı ile görür mücazât.’’
Necdet İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder