Ana içeriğe atla
     SİHRİN TARİHÇESİ


Büyü, cadı avı diye de ifade edilen sihir birçok milletlerde; Araplarda, Rumlarda, Hintlilerde, Acemlerde (İranlılarda), Mısırlılarda… görülegelen tarihi bir vâkıadır.
Nuh aleyhisselâm’ın torunlarından Kaynan sihirbazdı.
Dahhâk b. Ulvan Babil taraflarına varıp orada yerleştikten sonra Bâbil’i kurmuş, etrafta ne kadar sihirbaz varsa hepsini orada toplamış, sihiri öğrenmiş hatta ve hatta sihirbazlıkta önder olmuştur.
Dahhâk’tan sonra, Bâbil’de Nemrud b.Ken’an (Feridun) hüküm sürdü. Kendisi astronomi ilmine vâkıftı. Her taraftaki hey’et (astronomi) bilgilerini Bâbil’de topladı. İbrahim aleyhisselam’ı ateşe atan bu idi.
Musa aleyhisselâm’ın karşısına yetmiş iki sihirbaz çıkarılmıştı. Bunların yetmişi İsrailoğullarındandı, ikisi Farslıydı. İsrail oğullarından olan sihirbazlar, Musa aleyhisselam’ın mucizesi karşısında Müslüman olmuşlar ve Firavun tarafından astırılmışlardı. Farslı olan sihirbazlar ise, Müslüman olmamışlar ve kaçmışlardı.
Süleyman aleyhisselâm devrinde de sihirbazlık çok yaygındı. Süleyman aleyhisselâm, bu hususta yazılan kitapları toplattırıp bir sandık içinde, kürsüsünün altına gömdürmüştü.
Süleyman aleyhisselâm’dan sonra, bu kitaplar ortaya çıkarılarak:”Bu, Allah’ın Süleyman’a indirdiği, O’nun da halktan esirgediği, gizlediği ilimdir!” dediler ve sihirbazlığı din edindiler.
Bu yanlış anlama, Yahudiler arasında sihirbazlık (dini!) olarak sürdü gitti.
Sihirbazlıkla kâhinlik arasında sıkı bir münasabet vardır.
Musa aleyhisselâm’ın karşısına çıkarılan sihirbazlar, Mısır kâhinleri idi.
İsa aleyhisselâm devrinde de birçok başkâhinin bulunduğu ve hatta İsa aleyhisselâm’ın asılmasını en başta onların istedikleri ve bu hususta en çok direnin de kâhin-i âzam olduğu bilinmektedir.
Fikir noktasında mağlub olanlar kaba kuvvete başvurmuşlar, onunla da başaramayınca sihirbazlıklarla, büyü ve cadı avlarıyla hakkın sâliklerini mağlup etmeye çalışmışlardır.
Bu tarihi tekerrürler günümüzde de cereyan etmeye devam etmektedir. Bediüzzaman hazretlerini on dokuz defa zehirletenler, O’nun varisi olanı ve olanları da on dokuz defa sihir yaptırmak sûretiyle başarılı olacaklarına inanmışlardır. Heyhat ki bunda da başarılı olamamışlardır.
Efendimiz aleyhisselâm’a da büyü yapan Lebid de başarılı olamamıştır. Felak ve Nas surelerinin nâzil olmasıyla Cenab-ı Hak, Efendimiz aleyhisselâm’ı o sihirden muhafaza buyurmuştur.
Cenab-ı Hak bütün sihirbazlardan, büyücülerden, cadı avı yapanlardan bizleri muafaza buyurmasını dileriz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...