Ana içeriğe atla
ÇOCUKLARA ZULMEDENLERİN HAZİN SONLARI
   Türkiye de 17-25 Aralık zulmüyle başlayan fecaat ve felâketler, 600-700 çocuğun hapse atılmasıyla en zirve noktaya ulaşmıştır. Çocuklara yapılan zulümler zalimin bitişinin başlangıcı ve zulümlerinin de kırılma noktasıdır.
Avrasyacılarla beraber işlenen bu çocuk zulümleri Erdoğan ve destekçilerinin son bulmasıyla neticelenecektir. Yakın tarih bunun en büyük şahidi olacaktır. Bizler de bunu göreceğiz. Çünkü insanlık tarihinde çok büyük zâlimler vardır. Despot, menfaatçi, hasis, intikamcı ruhlu bu zalimlerin zulümleri çocuklara da dayanınca onların bitişleri hızlanmıştır.
Bütün geçmiş tarih, küllî kaideler halinde, bize göstermektedir ki çocuklara zulmedenlerin sonu ibretlik olmuştur.
Kur'an'ın anlattığı tarihî vakalar, tarihte tekerrür etmiş hadiselerdir. Bir tarihî vak’a tekerrür ederse kâideleşir. Yani bunun benzeri tâ kıyamete kadar misliyle cereyan edecek demektir.
İnsanlığın ve ulü’l-azm peygamberlerin başının belâsı olan iki büyük zâlim Nemrut ve Firavundur.
Nemrut gördüğü korkulu bir rüyadan sonra onu kötü yorumlayan müneccimlerin ifadeleriyle telaşlandı.
Rüyasında, bir yıldız doğduğunu ve bu yıldızın parlaklığının, ayın aydınlığını ve güneşin ziyasını bastırdığını gördü.
Sihirbazları, Kâhinleri ve Kâifleri davet edip, bunun sırrını sordu. Onlar da “Ülkende şu yılda bir çocuk doğacak, halkın Dinini değiştirecek, senin ölümün ve saltanatının zevâli onun eliyle olacaktır” dediler. (Sâlebi, Arais: 73-74; Taberî, Tarih, c: 1, s:121)
Ülkesinde her çeşit zulmü yapan Nemrut, çocuklara zulüm yapmaya başladı.
Her on erkeğin üzerine güvenilir bir murakıp tayin etti. (Ajanları vardı). Doğan erkek çocukların öldürülmesini emretti ve doğan bütün erkek çocuklar öldürüldü. (Sâlebi, Arais: 73)
O günlerde doğan ‘Hasbî kahramanı’ Hz. İbrahim aleyhisselâm genç yaşta Nemrudun saltanatını Allah’ın izniyle bitirdi. Hem de bir topal sivrisinek tarafından Nemrud’un sonu geldi.
Nemrut tarafından ateşe atılan Hz. İbrahim aleyhisselâm, ateşin berd-i selâm olup, ondan kurtulmasından sonra, Hz. İbrahim aleyhisselâma inananlar hicret ettiler. Nemrut muhacirlere engel olmak istese de başaramadı, devrimizde olduğu gibi. (İbn-i Sa’d, Tabakât, c:1, s:46; Taberî, Tarih, c:1, s:125, 160)
Nemrut muhacirlerin mallarına da el koydu fakat İbrahim Aleyhisselâm onlarıda biiznillah hezimete uğratarak geriye aldı. (İbn Haldun, Tarih, c:2, s:36)
Çocuklara dokununca saltanatın sonu gelir.
İnsanlık tarihinin ikinci en büyük zâlimi, Hz. Musa’nın başının belâsı firavun oldu.
Mısır tarihinde 163 zâlim firavundan bahsedilir.
Sadece Hazreti Yusuf dönemindeki Reyyan b. Velid ismindeki firavun Hazreti Yusuf'a iman etmiş, diğerleri zulümlerine devam etmişlerdir. (Taberî, Tarih, c:1, s:187 ; İbni Esir, el-Kâmil, c:1, s:147)
Hz. Musa’nın doğmasına yakın, Velid b. Mus’ab adında zâlim bir firavun meydana geldi ki zulmün bütün çeşitlerini icra etti.
İnsanları köle ve hizmetçi olarak çalıştırdı. Halkını cizye ve vergi yükü altında inim inim inletti. Halkını sınıflara böldü. Muhalefet edenlere karşı Rablik iddiasında bulundu ve “ Ya bana uyar itaat edersiniz veya en ağır işkencelere uğratılırsınız” dedi. (Taberî, Tarih, c:1, s:199 ; İbni Esir, el-Kâmil, c: 1, s:170)
Zulmü öyle bir zirve yaptı ki, çocuklara kadar ulaştı. Bu, zulmünün son zirvesiydi ve bitişininde başlangıcıydı.
O günlerde firavun Velid ( Velid: Erkek doğan çocuk demektir); rüyasında, Beytül Makdis tarafından gelen bir ateşin Mısır evlerini sararak Kıptî evlerini yakıp harap ettiğini, İsrailoğullarına ait evlere ise, dokunmayıp geri bıraktığını gördü.
Bunun üzerine, Sihirbaz, Kâhin, Falcı ve İzcileri yanına çağırarak rüyasını onlara anlattı.
Firavunun Müneccimleri ve Kâhinleri “İyi bil ki ey firavun, yakında bir erkek çocuk doğacak, senin saltanatını yenecek, seni ülkenden çıkaracak, senin dinini de değiştirecektir” dediler. (Taberî, Tarih, c:1, s:199; İbni Esir, el-Kâmil, c:1, s:170)
Bunun üzerine tükenişinin alâmeti olarak doğan çocukların öldürülmesini emretti. (Taberî, Tarih,  c:1, s:200; İbni Esir, el-Kâmil, c:1, s:171)
Bu günlerde doğan çocuklardan bir tanesi olan Hz. Musa sayesinde (Allah’ın izni ve yaratmasıyla) firavunun sonu geldi ve denizde boğularak kendini ve saltanatını bitirdi. (Yunus:92)
Çocuklara dokununca saltanatın sonu gelir.
İşte çocuklara zulmedenlerin hazin sonları…

Necdet İÇEL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...