EHLEN VE SEHLEN EY
MERMAMET SULTANI
Allah (c.c) Rahmân ve Rahîm’dir. Gafûr ve Rahîm’dir. Hz. Muhammed aleyhisselam da, Allah’ın Rahmâniyeti’ne, Rahîmiyeti’ne,
Gafûr ve Gaffâr oluşuna, Raûfiyeti’ne tam ayna ve yeryüzünde Allah’ın bu
isimlerinin timsal-i münevveridir.
Aslında O, Allah’ın zâtına bir mir’ât-ı mücellâdır.
Zâtına mir’ât edindin zatımı
Bile yazdın adın ile adımı (Süleyman
ÇELEBİ) ifadesi de bu gerçeğe dikkat çeker.
Allah’ın zâtî isimlerinin insanlara isim olarak konması caiz olmamasına
rağmen, Allah (c.c) bu iki zâtî ismini tövbe suresinin
son âyetlerinde bizzat kendisi Hz. Muhammed aleyhisselâm koymuş;
“Şanım hakkı için size bir Resul geldi ki: kendinizden, gâyet izzetli,
zorlanmanız ona ağır geliyor, üstünüze
hırs ile titriyor, mü'minlere raûf, rahîmdir.” (Tevbe:128) buyurmuştur.
“Merhamet varlığın ilk mayasıdır. Onsuz, her şey bir bulamaç ve kaostur.
Her şey merhametle var olmuş, merhametle varlığını sürdürmekte ve merhametle
nizam içindedir.
Gökler ötesinden gelen merhamet mesajlarıyla, yer, düzene kavuşmuş; semâ
tesviye görmüştür. Makro-âlemden mikroâleme kadar her şey, hayranlık uyaran bu
âhenge ve çelik çavak işleyişe merhamet sayesinde ermiştir.
Bu hareket ve işleyişte her şeyin, ebedî var oluşta kazanacağı hâl ve alacağı
durumun provası yapılmaktadır. Ve bütün varlıklar bu istikamette bir çırpınış
içindedir. Her çırpınışta nizam ve intizam nümâyân (Görünen, âtikar olan,
parlayan), her sıçrayışta merhamet şûle-feşândır (Işık saçan).”
Titreyen havanın letâfetinde, rakseden suların kıvrılışında, burnumuzun
dibine ve ayağımızın ucuna kadar gelen bu dâsitanî (Destan) rahmeti görmemek
mümkün mü?
Bulut, merhametten kanatlarıyla başımızın üstünde dolaşır durur. Yağmur,
kemer kuşanmış süvarî gibi, onun dölyatağından kopup imdadımıza gelir.
Yıldırımlar, şimşekler bin bir tarraka ile o gizli rahmetten muştular getirir.
Ve âlem her şeyiyle “Rahmet-i Sonsuz” adına bir gazelhân olur. Karalar ve
denizler; ağaçlar ve otlar, yüz yüze ve diz dize, ayrı ayrı söz ve nağmeleriyle
merhamet türküsü söyler durur.
“Şu solucana bakın! Ayaklar altında ve kendi hesabına alabildiğine
merhamete muhtaç; ama o, bu hâliyle pek çok şeye merhamet etme yolunda,
yorgunluk bilmeyen bir yolcudur. Şefkatli toprak ona bağrını açar. O da, bu
sıcak kucağın her avuç toprağına yüzlerce döl bırakır. Ve toprak ana bununla
havalanır, bununla kabarır ve her yanıyla pişer ve olgunlaşır. Toprak solucana,
solucan da toprağa rahmet; ya gübre olsun diye otu, kökü yakan nâdânlara ne
demeli? Zavallı insan! Hem toprağa hem de solucana merhametsizlik ettiğinin
farkında bile değildir...!
Bir de bin bir çiçeğe cilve çakan şu arıya ve kozasına gömülüp kendini
hapseden ipekböceğine bakın! Merhamet orkestrasına uyma uğrunda, neleri
göğüslüyor ve nelere katlanıyorlar. İnsana bal yedirmek ve ipek giydirmek için,
bu koç yiğit fedâilerin çektikleri sancıyı görmemek elden gelir mi?
Ya, yavrusunu kurtarmak için başını köpeğe kaptıran tavuğun, nasıl bir
şefkat kahramanı; açlığını yutup, bulduğu şeyleri yavrusuna yediren aç
canavarın, nasıl ayrı bir babayiğit olduğunu hiç düşündünüz mü...?
Bu âlemde her şey, ama her şey, merhamet düşünür, merhamet konuşur ve
merhamet va’deder. Bu itibarladır ki, kâinata, bir merhamet senfonizması
nazarıyla bakılabilir. Ayrı ayrı ses ve soluklar; tek ve çift bütün nağmeler,
öyle bir ritm içinde akıp akıp gider ki, bunu görmemek ve anlamamak kabil
değil. Ve sonra bütün şu parça parça acıma ve şefkat etmelerin arkasında, bu
esrarlı koroya hükmeden, her şeyi çepeçevre sarmış geniş rahmetin sezilip
hissedilmemesi...”
“İşte bunun içindir ki
ey Resulüm, Biz seni bütün insanlar için sırf bir rahmet vesilesi olman için
gönderdik!”(Enbiya:107) âyetiyle ifade edilen O
Rahmet Sultanının 1446. Sene-i devriyesini idrak etmenin sevinci ve göz yaşlar
içersindeyiz.
Bizler O Sultan’a layık
ümmet ve şefaatine mazhar olabilmek için, önce nefsimize, sora ehlimize,
evlatlarımıza, akrabalarımızdan komşularımıza, bütün insanlığa ve bütün
yaratılmışlara kadar çok şefkatli ve merhametli olmalıyız ki, O Sultan zîşan aleyhisselâmın şefaatına mazhar olabilelim.
Mevlidin-i Nebi
Gecenizi tebrik ediyor, sizleri Rahman Rahim olan Allah’a emanet ediyorum.
Necdet İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder