Ana içeriğe atla

Neyin haram ve  neyin  helal olduğu Allah tarafından ve Efendimiz aleyhisselâmın dilinden apaçık bir şekilde ortaya konulmuştur. Helalı haram, haramı helal saymak küfürdür.
Haramın binlerce çeşidi vardır. Bunlar içerisinde en ağırı haram lokma yemektir. Haram lokma yiyen anne ve babanın hem kendileri yedikleri haram lokma nisbetin de Allah’ın emirlerine asi olurlar, hem de haram yedirdikleri çocukları kendilerine ve Allah’a karşı âsî olurlar. Bütün bunlarında vebali haram lokma yediren babanın ve annenin üzerinedir.
Annenin ve çocukların geçimi, nafakası babanın üzerinedir. Bu onun tabii bir vazifesi olduğu gibi, Allah tarafından omuzuna yüklenmiş dini bir vazifesidir. ‘’Annelerin yiyecek ve giyeceği, gücünün yettiği ölçüde çocuğun babasına aittir.’’ (Bakara: 23)
Büyük müfessir İmam-ı Kurtubî bu âyetin tefsirinde ayetteki inceliğe dikkat çekerek ‘’babanın gücü…’’ cümlesi üstünde ısrarla durarak, çocuklarını rızkı noktasında babanın helal daire ile iktifa etmesi, gücü nereye kadar yetiyorsa o kadar bir lokma yedirmesinin şart olmasına dikkat çekmektedir. (et-Tefsirü'l-Kurtubî, c:I, s:163)
Aile reisi olan veli, başta kendisi olmak üzere hanımının, çocuklarının ve nafakaları üzerine olan (babası ve annesi gibi) kimselerin nafakalarını helal yoldan kazandığı para ile karşılaması mecburidir.
Baba helal yolla yetinmeyip, geçim derdini bahane ederek, iman zayıflığından dolayı harama teşebbüs eder, hatta daha da umursamaz bir tavra girerek, kazancının tamamını haram yoldan karşılayan kimse, başta kendisi olmak üzere, aynı kazançtan yedirdiği aile fertlerinin bütün günahlarını üzerine almış olur.
Hayata delik bir ayakkabı ile başlayıp zaman içerisinde devlet imkânlarıyla çocuklarına karada ve denizde yığın yığın servet bırakanların akibetleri çok kötü olacaktır. Hem çocukları zaman içerisinde kendisine âsî olacak hem tarih önünde hesap verecek ve hem de Allah huzurunda bütün bunların hesabını muhakkak vereceklerdir.
Haram lokmalarla beslenmiş bir vücut Allah’ın emirlerine ve yasaklarına âsî olabilecektir. İsyanın en belirgin birinci göstergesi de söylemiş olduğu yalanlar ve iftiralardır. Bir insan ne kadar çok yalan söylüyorsa vücudunda o nisbette haram vardır. Halk arasında sonu berbat olan nice adamlar için; ‘’bu adam haram yediği için bu hale düştü’’ vecizesi de oldukça manidardır.
Firavunun en büyük yalanı olan, ‘’Ben sizin en yüce rabbinizim’’ sözü senelerce Mısır halkının sırtından geçinmesi ve onların mallarını sömürmesinden dolayıdır. Demek ki siyasetteki çok büyük yalanlar, yedikleri çok büyük haram lokmaların sonucudur. Ne kadar çok haram yerse o nisbette de söylediği ve söyleyeceği yalanları ve iftiraları vardır. Bunlardan Allah’a sığınırız.
Hayatında hiç haram lokma yemeyen, beş yaşından beri namazını hiç geçirmeyen, Kur’an hafızı, yüzbin hadisi ezberden bilme manasında hadis hafızı, müttaki, veri’, zahit, âlim, dava insanı, Allah’tan korkan, gözü yaşlı, ömrünü milletine adamış, binlerce-milyonlarca gencin imanına hidayetine sebebiyet vermiş Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında yapılan iftiralar, yalanlar asılsızdır. Haram lokma yiyenlerin kendini korumak için uydurduğu yalanlardır.
Hırsızlıkları herkes tarafından bilinen kimselerin, dünyanın en temiz yaşamış insanına iftiralar atmasının hiçbir değeri yoktur.
Milletimizin derin şuuruyla bunu gördüğünü zannediyorum. Görmeyenlere birilerinin dediği gibi ‘’yazıklar olsun’’ demeyeceğiz. ‘’Allah basîret, iz’an, irfan, ihsan eylesin.’’ duasında bulunacağız ve bulunmaya devam edeceğiz.
                                                                                                            Necdet İÇEL


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...