HADİS-İ
ŞERİFLERDE
ANNE BABAYA İYİLİK
“Bir adam gelerek: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, iyi davranıp hoş sohbette
bulunmama en çok kim hak sahibidir? Güzel geçinmeme, güzel bakmama en lâyık
olan kimdir?’ diye sordu. Hz. Peygamber aleyhisselâm: ‘Annen!’ diye cevap
verdi. Adam: ‘Sonra kim?’ dedi. Rasûlullah aleyhisselâm ‘Annen’ diye cevap verdi.
Adam tekrar: ‘Sonra kim?’ dedi. Rasûlullah aleyhisselâm yine: ‘Annen!’ diye
cevap verdi. Adam tekrar sordu: ‘Sonra kim?’ Rasûlullah aleyhisselâm bu
dördüncüyü: ‘Baban!’ diye cevapladı. (Buhâri, Edeb 2; Müslim, Birr 1)
Buhâri ve Müslim’deki diğer rivâyette Rasûlullah aleyhisselâm şöyle cevap vermiştir:
“Annene, yine annene, sonra babana, daha sonra da bunları takip eden tedricî
yakınlarına.”
Küleyb el-Hanefî (r.a.),
Rasûlullah aleyhisselâma gelerek sormuştur: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, kime karşı
iyilik yapayım?’ Hz. Peygamber şu cevabı vermiştir: ‘Annene, babana, kız
kardeşine, oğlan kardeşine, bunu takip eden âzadlına. Bu iyiliği de, (nâfile
olarak değil) üzerine vâcib olan bir hakkın ödenmesi, yani sıla-i rahmin yerine
getirilmesi olarak yapacaksın.” (Ebû Dâvud,
Edeb 129)
Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Peygamberimiz aleyhisselâm bir gün: “Burnu
sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün!’ dedi. ‘Kimin burnu sürtülsün ey
Allah’ın Rasûlü?’ diye sorulunca şu açıklamada bulundu: ‘Ebeveyninden her
ikisinin veya sadece birinin yaşlılığına ulaştığı halde cennete giremeyenin.” (Müslim, Birr 9; Tirmizî Deavât 110)
“Hiçbir evlât, babasının hakkını, bir istisnâ durumu dışında ödeyemez. O
durum da şudur: Babasını köle olarak bulur, satın alır ve âzâd eder.” (Müslim, Itk 25; Ebû Dâvud, Edeb 129; Tirmizî,
Birr 8; İbn Mâce, Edeb 1)
“Allah size annelerinize itaatsizliği... haram kıldı.” (Buhârî, Edeb 4)
“Allah’ın rızâsı babanın
rızâsından geçer. Allah’ın memnuniyetsizliği de babanın memnuniyetsizliğinden
geçer.” (Tirmizî, Birr 3)
Abdullah bin Amr (r.a.)
anlatıyor: ‘Bir adam, cihada iştirak etmek için Hz. Peygamber aleyhisselâm dan
izin istedi. Rasûlullah aleyhisselâm: “Annen baban sağ mı?” diye sordu. Adam:
‘Evet’ deyince: “Onlara (hizmet de cihad sayılır), sen onlara hizmet ederek
cihad yap.” buyurdu. (Buhâri,
Cihad 138; Edeb 3; Müslim, Birr 5; Ebû Dâvud, Cihad 33; Nesâî, Cihad 5; Tirmizî,
Cihad 2)
Müslim’in diğer rivâyetinde adam:
‘...Sana, hicret ve cihad etmek, ecrini de Allah’tan istemek şartı üzerine biat
ediyorum’ der. Rasûlullah aleyhisselâm: ‘Anne ve babandan sağ olan var mı?”
diye sorar. Adam: ‘Evet, her ikisi de sağ’ deyince: “Yani sen Allah’tan ecir
istiyorsun?” der. Adamın ‘evet’i üzerine: “Öyleyse vâlideynin (ana-babanın)
yanına dön. Onlara iyi bak, (Allah’ın rızâsı ondadır)” diye emreder.
Ebû Dâvud ve Nesâî’den gelen bir diğer rivâyette adam: ‘Ağlamakta olan
ebeveynimi de geride bıraktım’ der. Rasûlullah aleyhisselâm: “Öyleyse onların
yanına dön, onları nasıl ağlattıysan öyle güldür, (Allah’ın rızâsı bundadır)”
buyurur. (Kütüb-ü Sitte, c:2, s:485)
Ebû Dâvud’un Ebû Said’den yaptığı bir başka rivâyetinde ise şöyle denir:
‘Yemen ahâlisinden bir adam, Hz. Peygamber aleyhisselâma hicret ederek geldi.
Rasûlullah aleyhisselâm ona: “Yemen’de bir kimsen var mı?” diye sordu. Adam:
‘Ebeveynim var’ deyince; “Peki, onlar sana izin verdiler mi?” diye tekrar
sordu. ‘Hayır’ cevabı üzerine: “Öyleyse onlara geri dön, onlardan izin iste.
Şayet izin verirlerse cihada katıl, vermezlerse onlara hizmet et!” diye
emretti. (Kütüb-ü Sitte, c:2, s:485)
Câhime (r.a.), Hz. Peygamber aleyhisselâma
gelir ve: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, ben gazveye (cihad) katılmak istiyorum, bu
konuda sizinle istişâre etmeye geldim’ der. Rasûlullah aleyhisselâm: “Annen var
mı?” diye sorar. ‘Evet’ deyince, “Öyleyse ondan ayrılma; zira cennet onun
ayağının altındadır.” buyurur. (Nesâî,
Cihad 6)
Abdullah bin Ömer (r.a.)
anlatıyor: ‘Nikâhım altında bir kadın vardı ve onu seviyordum da. Babam Ömer
ise, onu sevmiyordu. Bana: ‘Boşa onu’ dedi. Ben itiraz ettim ve boşamadım.
Babam Ömer Hz. Peygamber’e gelerek durumu arzetti. Rasûlullah aleyhisselâm bana: “Boşa onu” dedi. (Ebû Dâvud, Edeb 129; Tirmizî, Talâk 13)
“Baba cennetin orta kapısıdır.
Dilersen bu kapıyı terket, dilersen muhâfaza et.” (Tirmizî, Birr 3)
Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ (r.a.) anlatıyor: ‘Henüz müşrik olan annem
yanıma geldi. (Nasıl davranmam gerekeceği hususunda)
Hz. Peygamber aleyhisselâmdan sorarak: ‘Annem yanıma geldi, benimle
(görüşüp konuşmak) arzu ediyor, anneme iyi davranayım mı?” dedim. ‘Evet’ dedi,
“ona gereken hürmeti göster.” (Buhârî,
Hîbe 28, Edeb 8; Müslim, Zekât 50; Ebû Dâvud, Zekât 34)
Bir gün peygamberimiz aleyhisselâm ashâbına: “Size büyük günahların en büyüğünü
bildireyim mi?” diye üç defa sordu. Üç defasında da: ‘evet, bildir ey Allah’ın
Rasûlü’ diyen ashâb-ı kirâma, bunların sırasıyla; “Allah'a ortak koşmak, ana
babaya karşı gelmek, haksız yere adam öldürmek ve yalan söylemek” olduğunu
belirtti. (Buhârî, Edeb 6)
“Kebâir (büyük günahlar): Allah’a şirk/ortak
koşmak, ebeveyne âsi olmak ve yalan şâhitlik yapmaktır.” (Buhârî, Edeb 1; Müslim, İman 143, 144)
“En yüce el annesine, babasına,
kız kardeşine ve erkek kardeşine veren eldir, sonra en yakın olanadır.” (İbn Kesir, c:9, s:4722)
“Ana babasına iyilik edene cennet
olsun; Aziz ve Celil olan Allah onun ömrüne bereket versin.” (Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. 1/30; et-Terğîb
ve’t-Terhîb, Birr ve’s-Sıla, c. 3, s. 317, hadis no: 17)
“Bağy, yani âdil ve müslüman idareciye karşı çıkmak, akrabalarla ilgiyi
kesmek günahından daha çok dünyada cezası peşin verilmeye lâyık hiçbir günah
yoktur; âhirette bu günah sahibi için hazırlanmış olan azab olmakla beraber.” (Ebû Dâvud, Edeb 43; Tirmizî, Kıyâmet 57; İbn
Mâce, Zühd 23, no: 4211)
“Zina, şarap içmek ve çalmak
hakkında ne dersiniz?” Hz. Peygamber aleyhisselâmın bu sorusuna karşı ashâb:
‘En iyi bilen Allah ve Rasûlüdür’ dedi. Rasûlullah aleyhisselâm: “Onlar çok
çirkin şeylerdir ve onlarda (öldürmek, dövmek ve el kesmek gibi) cezalar var.
Dikkat edin! Ben, size büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi? Aziz ve Yüce
olan Allah’a ortak koşmak (müşrik olmak), ana babaya âsi olmak ve yalan
söylemek.” (Buhârî, Edebu’l Müfred
Terc. c:1, s:40)
“Üç kimsenin duâsı, makbul duâlardır; bunların kabul edilişinde şüphe
yoktur: Zulme uğrayanın duâsı, yolcunun (misafirin) duâsı, ana babanın
çocuklarına duâsı.” (Ebû Dâvud,
Salât 29; Tirmizî, Birr 7; İbn Mâce, Duâ 11)
“Kul vefat edince, bütün
amellerinin sevabı kesilir; üç ameli müstesnâdır: Sadaka-i câriye, kendisi ile
faydalanılan şerefli bir ilim, kendisine duâ eden sâlih çocuk.” (Müslim, Vesâyâ, 14; Ebû Dâvud, Vesâyâ 18)
Sahâbeden bir adam Rasûlullah aleyhisselâma şöyle sordu: ‘Ey Allah’ın
Rasûlü! Benim annem vefat etti ve vasiyette bulunmadı. Onun adına sadaka
vermem, kendisine fayda verir mi?” Peygamber aleyhisselâm: “Evet” dedi. (Buhârî, Vesâyâ, 55; Tirmizî, Zekât 5; Ebû Dâvud,
Vesâyâ 18; Nesâî, Vesâyâ 30)
“Babanın dostunu gözet (ona ikram et ve sevgi göster). Onunla ilgiyi
kesme, yoksa Allah (iman) nurunu söndürür.” (Müslim, Birr ve’s-Sıla, 45, no: 11, 12, 13)
“İyiliklerin en iyisi, babasının
dostu olanlara, kişinin iyilik etmesidir.” (Müslim, Birr 45 hadis no: 11)
“Sevgi verâset yolu ile kazanılır.” (Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. c:1, s:53)
Bir adam: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, anne ve babamın vefatlarından sonra da
onlara iyilik yapma imkânı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?’ diye
sordu. Rasûlullah aleyhisselâm: “Evet vardır” dedi ve açıkladı: “Onlara hayır
duâda bulunmak, onlar için Allah’tan istiğfâr (günahlarının affedilmesini taleb
etmek), onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babanın
akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek, onların dostlarıyla ilişkiyi
devam ettirip onlara ikramda bulunmak; Akrabalarıyla ilişkiyi devam ettirmek
ki, senin bütün akrabaların ancak onlar vasıtasıyla var olmuştur.” (Ebû Dâvud, Edeb, 129; İbn Mâce, Edeb 2)
“Kişinin yapacağı en üstün iyiliklerden biri, ölümünden sonra babasının
dostlarına sıla-i rahimde bulunmasıdır.” (Müslim, Birr 11-13; Tirmizî, Birr 5; Ebû Dâvud, Edeb 129)
“Babalarınızdan nefret etmeyin. Bu, Rabbinize karşı bir küfr(ân-ı
nimet)dir.” (Kütüb-ü Sitte, c:15,
s:123)
“...Anne ve babasına veya
bunlardan birine yetişip de onlar sayesinde cennete giremeyen kimsenin burnu
sürtülsün...” (Tirmizî, Deavât, 110)
“Allah Teâlâ size annelerinizin haklarına riâyeti tavsiye etmektedir.
–Bunu üç kere tekrarladı- Allah size babalarınızın haklarına riâyet etmenizi
tavsiye etmektedir. Allah size akrabalarınızın haklarına yakınlık derecesine
göre riâyet etmenizi tavsiye etmektedir.” (Kütüb-ü Sitte, c:17, s:471)
Ashabdan biri: ‘Ya Rasûlallah, kime iyilik edeyim diye sorduğunda, Allah
Rasûlü aleyhisselâm şöyle buyurdu: “Annene, sonra annene, sonra annene; sonra
babana, sonra derece derece yakın olanlara.” (Tirmizî, Birr 1; Buhârî, Edeb 2; Müslim, Edeb 1, 2; Ebû
Dâvud, Edeb 120; İbn Mâce, Edeb 1)
Abdullah bin Mes’ud (r.a.) diyor ki: Allah’ın Elçisine sordum: ‘Hangi
eylem (Allah katında) daha üstündür?’ “Vaktinde kılınan namaz” dedi.
‘Sonra hangisi?’ dedim. “Ana babaya ihsan/iyilik” dedi. ‘Sonra hangisi?’ dedim.
“Allah yolunda cihad” buyurdu. Allah’ın Rasûlü bunları bana söyledi. Eğer
sormağa devam etseydim, daha da söyleyecekti.’ (Buhârî, Mevâkît 5, Edeb 1; Müslim, Müsâfirîn 216; Tirmizî,
Kur’an 11; Nesâî, Mevâkît 51)
“Cennet annelerin ayakları
altındadır.” (Ahmed bin Hanbel,
Nesâî, İbn Mâce) “Allah’ın
rızâsı, babanın rızâsında, gazabı da babanın gazabındadır.” (Tirmizî, Birr 3; Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. c:1,
s:4)
Muâviye bin Câhime es-Sülemî
diyor ki: Allah Rasûlü aleyhisselâma geldim: ‘Ey Allah’ın Elçisi, ben sırf
Allah rızasını ve âhireti kazanmak için seninle beraber cihada katılmak
istiyorum’ dedim. Bunu ayrı ayrı yerlerden gelerek üç kez tekrarladım. Her
defasında şöyle buyurdu: Yazık sana! Annene dön, ona iyilik et” buyurdu.
Üçüncüsünde “Yazık sana, onun ayağına sarıl; cennet oradadır” dedi. (İbn Mâce, Cihad 12; Ahmed bin Hanbel, c:2, s:197)
“Üç şey var ki, kimde bulunsa Allah onu korur ve cennetine sokar: Zayıfa
acımak, ana babaya şefkat ve merhamet, el altında bulunanlara (işçilere,
hizmetçilere) iyilik.” (Tirmizî,
Kıyâmet 48)
Bir adam: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, anne ve babanın çocukları üzerinde
hakları nedir?’ diye sormuştu. Rasûlullah aleyhisselâm: “Onlar senin cennet ve
cehennemindir.” buyurdu. (Kütüb-ü
Sitte, c:17, s:471)
“Babanın duâsı, perdeyi deler
(kabul makamına ulaşır).” (Kütüb-ü Sitte, c:17, s:509)
Buhâri’nin kaydettiği uzunca bir hadiste, insanların zor durumdayken
(mağarada mahsur kaldıklarında) yaptıkları duânın kabul edilmesini sağlayan
iyiliklerin başında ana babaya saygı ve ikramın geldiği görülmektedir (bkz. Buhârî, Edeb 5; Ahmed bin Hanbel, c:2, s:116)
“Dünyada iyilik işleyenler, âhirette iyiliğe kavuşanlardır. Kimler de
dünyada kötülük işlerse, işte onlar, âhirette kötülüğe kavuşanlardır.” (Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. c:1, s:234)
“Her iyilik bir sadakadır.” (Buhârî, Edeb 78, hadis no: 33) Peygamberimiz, Allah’ın dilediği birçok günahın cezasını kıyâmet gününe
kadar erteleyeceğini, ancak, ana babalarına âsi olanların cezasını dünyada
başlatacağını belirtmiştir (Zehebî,
s. 44). Ayrıca, Allah’a arz edilip de geri çevrilmeyecek
duâ ve dilekler arasında ana babaların beddualarını da saymıştır (bkz. Buhârî, Edeb 5).
İbn Ömer’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Ana babayı
ağlatmak, (onlara) isyan etmektir ve büyük günahlardandır.” (Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. c:, s:41)
Ebû Hüreyre, iki adam gördü: Bunlardan birine sordu: ‘Bu, senin
neyindir?’ Adam: ‘Babamdır’ dedi. Ebû Hüreyre dedi ki: ‘O halde onu ismi ile
çağırma, önünde yürüme, ondan önce de oturma.” (Buhâri, Edebu’l Müfred Terc. c:1, s:54)
İbn Abbas (r.a.)’dan rivâyet
edildiğine göre, o şöyle demiştir: “Müslüman ana babaya sahip olan bir
müslüman, Allah’tan sevap bekleyerek onların hizmetinde bulunursa, Allah ona
muhakkak cennette iki kapı açar. Eğer ana babadan biri bulunursa, bir kapı
açar. Eğer onlardan birini kızdırırsa, onun rızâsını kazanmadıkça, Allah o
çocuktan râzı olmaz.” (Buhârî,
Edebu’l Müfred Terc. c:1, s:9)
Abdullah bin Ömer (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, o, Taysele bin
Meyyas’a şöyle sordu: “Cehennemden korkar, cennete girmek ister
misin?” Ben: “Evet, vallahi!” dedim. Bana sordu: “Ana-baban hayatta
mı?” “Yanımda yalnız annem var” dedim. “Allah'a yemin ederim ki, eğer
annene yumuşak ve güzel söz söylersen, ona yemek yedirirsen, büyük günahlardan
sakındıkça, muhakkak cennete girersin.” dedi. (Buhârî, Edebu’l Müfred Terc. c:1, s:12)
Her namazda kişinin "Rabbenâ âtinâ..." âyet ve duâsıyla anne
ve babasının bağışlanması için duâ etmesi sünnet kabul edilir.
Necdet
İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder