BERAAT
حم ﴿١﴾
وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ ﴿٢﴾
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُّبَارَكَةٍ إِنَّا كُنَّا
مُنذِرِينَ ﴿٣﴾
فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ ﴿٤﴾
أَمْرًا مِّنْ عِندِنَا إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ ﴿٥﴾
“Hâ
mîm! Açık olan ve gerçeği açıklayan bu kitaba yemin ederim ki; Biz onu kutlu bir
gecede indirdik. Çünkü Biz haktan yüz çevirenleri uyarırız.
O, öyle bir gecedir ki
her hikmetli iş, tarafımızdan bir emir ile o zaman yazılıp belirlenir.
Rabbinden bir rahmet olarak hep resuller göndermekteyiz. Muhakkak ki O, her
şeyi hakkıyla işitir ve bilir.” (Duhan:1-6)
Bizler birer
yolcuyuz. Ruhlar aleminden başlayan yolculuğumuz, baba sulbünden anne karnına,
oradan dünyaya çocuk olarak geldik. Çocukluğumuzdan gençliğe, sonra ihtiyarlığa
ve kabre, haşre, sırata ve oradan da ebedi saadet yurdu olan cennet veya ebedi
şekavet alemi olan cehenneme kadar yolculuğumuz devam edip gidecektir.
Bizler Allah’tan
geldik ve yine Allah’a döneceğiz. Önemli olan Allah’a dönmek değildir. Zira
bütün mahlukat da neticede Allah’a dönecektir. Bizler için önemli olan, Allah’a
dönerken alnımız ak, yüzümüz beyaz olarak dönebilmektir.
İnsanlar farklı
simalarla Allah’a döneceklerdir;
يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهٌ وَتَسْوَدُّ وُجُوهٌ فَأَمَّا الَّذِينَ
اسْوَدَّتْ وُجُوهُهُمْ أَكْفَرْتُم بَعْدَ إِيمَانِكُمْ فَذُوقُواْ الْعَذَابَ بِمَا
كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ﴿١٠٦﴾
وَأَمَّا الَّذِينَ ابْيَضَّتْ وُجُوهُهُمْ فَفِي رَحْمَةِ
اللّهِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ﴿١٠٧﴾ َ
1-“Gün
gelecek, birtakım yüzler ağaracak, birtakım yüzler ise kararacak. Yüzleri
kararanlara: "Siz misiniz denecek, imanınızdan sonra inkâra sapanlar?
Tadın bakalım inkârınız sebebiyle bu acı azabı! Yüzü ak olanlar ise Allah’ın
rahmetindedirler. Hem de orada ebedî kalacaklardır.” (Al-i
İmran:106-107)
Allah’ın bize lütfettiği hayat içinde hayat olarak, mübarek ayları,
haftaları, mübarek geceleri, günleri, saatleri vardır. Bunlar Cenab-ı Hakk’ın
azametine uygun, rahmetine muvafık iltifat ettiği zamanlar, müminlerin
değerlendirmeye teşvik edildiği anlardır.
Niçin
günde beş vakit namaz vardır? Haftada bir Cuma? Senede bir ay Ramazan? Ömürde
bir hacc?
Günde
beş vakit namaz, günü nurlandırır. Cuma haftayı, üç aylar üç ayı, Ramazan bir
seneyi ve belki bir ömrü nurlandırır.
2-“Büyük
günahlardan kaçınıldığı müddetçe, beş vakit namaz ile iki cuma, aralarında
işlenen küçük günahlara keffârettir.”
(Müslim, Tahâret 14; Tirmizî, Mevâkît 46; İbni Mâce, İkâmet 79)
Acaba
neden bir Mevlid kandili, Regaib gecesi, Mi’rac gecesi, Beraat gecesi ve Kadir
gecesi vardır? Bunları düşünmek ve iyi değerlendirmek icap eder.
Eslaf
böyle geceleri araştırırdı. Böyle geceler gelsin, rahmet-i Rahman’a, gufrana
kavuşsunlar diye can atarlardı.
Siz
idamlık olsanız veya müebbed hapse mahkum olsanız fakat bir ihtimal beraatiniz
muhtemel olsa, nasıl o beraat kararını intizar edersiniz. Hele bir de beraat
etseniz nasıl kendinizden geçer sebebiyet verene milyon teşekkür edersiniz.
Onun kulu kölesi olursunuz.
Hz.
Aişe (r. anha) anlatıyor: “Resulullah (s.a.s) buyurdular ki:
3-“Allah, Nısf-u Şa'ban gecesinde dünya semasına iner ve Kelb Kabilesinin
koyunlarının tüyünün adedinden daha çok sayıda günahı affeder.” (Tirmizi,
Savm 39)
●
BERAAT
GECESİ AF GECESİDİR
Hz.
Aişe (r. anha) anlatıyor: “Ey Allah'ın Resulü, şayet Beraat gecesine tevafuk
edersem nasıl dua edeyim?” Şu duayı okumamı söyledi:
اللَّهُمَّ
إنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّى
1-“Allahım!
Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.” (Tirmizi,
Da'avat 89)
Evet
idamdan kurtarana teşekkür edersiniz. Halbuki o Rahmanürrahim olan Allah sizi
idam etmeyecektir.
O
Allah ki, o Rahmanürrahim ki sizi hiç yoktan var etti... Nebat, cemat veya
hayvan olarak yaratmadı. İnsan, müslüman ve Efendiler Efendisi’ne ümmet olarak
yarattı ve beraat gecesini verdi.
Bununla
beraber hala gaflette olup, bir “ah” çeker huzura giremeyenlere beraat gecesini
bahşetti. Allah, bu gecede dergahına teveccüh edene, dünyevî-uhrevî kurtuluşu
için beraat olarak vaat etti.
Şefkat-i
İlâhînin sonsuzluğuna bakın ki;
Hz.
Ömer (r. a) anlatıyor: “Resulullah’a (s.a.s) bir grup esir getirilmişti.
İçlerinde bir kadın vardı, göğüsleri sütle dolu idi. Bu kadın (sağa sola)
koşuyor, esirler arasında bir çocuk bulduğu zaman onu yakalayıp kucaklıyor,
göğsüne bastırıyor ve emziriyordu. (Dikkatleri çeken bu manzara karşısında)
Efendimiz; “Bu kadının çocuğunu ateşe atacağına kanaatiniz olur mu? diye sordu.
Bizler “Hayır!" diye cevap verince, “(Bilin
ki), Allah'ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden
fazladır” buyurdu.” (Buhari, Edeb 18; Müslim, Tevbe 22)
Allah
bize beraat vermez mi zannedersiniz? Elverir ki biz liyakat kesbedelim. İşte o
zaman, Allah bizi kavurucu ateşin azabından koruyacaktır.
Muhammed b. Kasım anlatıyor;
Yine bir gün sabah namazından sonra Hz. Aişe’yi (r. anha) ziyarete gittim,
kuşluk namazı kılıyor ve namazın içerisinde dili bir ayete takılmış ve o ayeti
okuyor, ağlıyor, okuyor, ağlıyordu. Okuduğu ayet; اللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَانَا عَذَابَ السَّمُومِ
فَمَنَّ “Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere
işleyen cehennem azabından korudu.” (Tûr:
27)
Çarşıya gittim, gezdim, geldim, aynı ayeti
okuyup ağlıyordu. Ve en nihayet selam verdi, namazdan ayrıldı. Ben bu ayeti
neden okuduğunu sordum. Hz. Aişe “Ey Allahım! Bize ihsanda bulun ve bizi
derideki gözeneklere işleyen semum azabından koru! Şüphesiz sen lüftu bol,
merhameti bol olanın kendisisin!” Muhammed b. Kasım’a soruldu; “Hz. Aişe bunu
namazda mı okudu?” O da “evet” diye cevapladı.”(Muhammed
İbn-i Kesir, Hadislerle Kur’ân-ı Kerîm tefsiri, c: 13, shf: 7515)
Cenab-ı
Hakk’ın bizlere en büyük lütfu ve ihsanı olarak bu beraat gecesinde bizleri
meccani olarak affetmesidir. Diğer lütuflarıyla beraber bu lütfu da bizlere
bahşeden Allah’a binlerce kere hamd ve sena olsun.
Bu
gecede Cenab-ı Hakk bir “âh” çekip huzura girenleri affedecektir. Bir “âh” bazen
bir kavmin günahlarının affına vesile olur.
Sabah
cemaate yetişemeyen sahabe “âh” çekti ve bir kavmin affına sebebiyet verdi.
Rivayete göre bedevinin biri Efendimiz’e
(s.a.s) “Ben birçok kötülükler işledim. Tevbe edersem kabul olur mu?” diye
sordu. Efendimiz (s.a.s) “Evet kabüldür!” buyurdu. Adam gitti, bir müddet sonra
yine geldi ve “Bunları yaparken Allah beni görüyor muydu?” diye sordu.
Efendimiz (s.a.s) “Evet görüyordu!” buyurunca adam “Eyvah!” diye haykırarak
yıkıldı ve öldü. (İmam-ı Gazzali, İhya, c: 4, shf: 29)
Şu
mübarek aylar hürmetine Allah’a yalvaralım ki Allah bizi kafir sultasından,
dünyevi-uhrevi azaptan beraat ihsan eylesin. Böylece gecemiz beraat olsun.
Beraat
gecesi rahmetin, rahmet ayının kendisini hissettirdiği bir aydır. Beraat gecesi
yakında rahmetiyle bizleri çepeçevre çevreleyecek Ramazan ayının müjdecisidir.
Zira rahmet gelmeden önce esintileriyle ve rüzgarlarıyla kendini bize
hissettirir.
وَأَرْسَلْنَا
الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَا أَنتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ
1-“Aşılayıcı
Rüzgârlar gönderdik. Derken gökten yağmur indirip onunla sizi suladık. Halbuki
o suyu hazinelerde depolayan da sizler değilsiniz.” (Hicr:22)ayetinde
olduğu gibi rüzgarlar da yağmurların müjdecisidir.
2-Efendimiz de (s.a.s) alemlere
rahmet olarak gönderilmeden önce, o rahmeti müjdeleyenler de vardı. Kuss bin
Saide bunlardan bir tanesiydi. O da rahmetin geleceğini “geliyor, geliyor
geliyor…” diye müjdeliyordu. (Beyhaki,
Delailün-Nübüvve, c: 2, shf: 111)
Beraat
gecesi, beraat müjdesinin geldiği bir gecedir. İnşaallah bu gece hürmetine
maddi ve manevi beraatımızı alıp, maddeten de manen de kurtulanlardan oluruz.
Ne
var ki bu geceyi gerçek manasıyla, hikmetiyle ve azametine uygun bir şekilde
değerlendirelim. Eğer değerlendiremezsek 300 seneden beri binlerce kandil
gecesi geçmesine rağmen değerlendiremeyip, beraatımızı alamayıp, mahkum
olanlardan olabiliriz.
Bu
gece işlerin takdir edilip kayda geçileceği bir gecedir. Bir yıllık bütün
amellerimizin kaderî olarak yazılacağı bir gecedir. Bu gecede Allah’a karşı iyi
bir liyakat gösterisi izhar edebilirsek, gelecek günler bizler için aydınlık
günler olacaktır.
Asırlardır
beraatımızı bekledik fakat ağızlar kilitli, kapılar sürmeli, ayaklar prangalı,
hep idam sehpalarında bekledik. Bu gece hürmetine gerçek beraatımızı
bekliyoruz.
Günahlarımızın
bizleri azaba doğru götürdüğü muhakkaktır. Fakat bu gece hürmetine ateşten
beraatımızı bekliyoruz.
حم
: Rahman’ın Muhammed’in ruhunda tecelli eden ledünni, ilahi rahmetinin icmali
bir remzidir.
الْمُبِينِ
وَالْكِتَابِ (Açık
olan ve gerçeği açıklayan bu kitaba yemin ederim ki): Sizce de malum olan
apaçık bir kitap, Allah kelamı olduğu belli olan bir kitap… Kur’ân-ı Kerîm’in
Allah kelamı olduğunda şüphe yoktur. ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ “İşte Kitap! Şüphe yoktur onda. Rehberdir
müttakîlere!” (Bakara: 2)
1-
إِنَّا (Muhakkak ki biz):
Allah’ın
azametine
izafedir. Bu ifade, bu mübarek gecenin, Allah’ın hususi bir icraatı olmayıp
azametiyle ve kainat çapındaki küllî tasarrufuyla tecelli ettiği bir gecedir.
مُّبَارَكَةٍ لَيْلَةٍ فِي أَنزَلْنَاهُ
(Biz onu kutlu bir gecede indirdik.
Çünkü Biz haktan yüz çevirenleri uyarırız.): Bu mübarek gece hakkında Kadir
gecesi diyenler varsa da İkrime’ye göre Şaban’ın yarı gecesidir.
Bu
gecenin dört adı vardır; mübarek gece, berae gecesi, sakk (senet) gecesi,
rahmet gecesi…
لَيْلَةٍ (Gecelerin):
Ayet-i kerimede geçen bu tabir gecelerin sırrına ve bereketine tasrihtir.
Mi’racın gece olması; Kur’ân’ın inzali gece, gece namazı, inzar gece, istiğfar
gece, emr-i hakîm gecedir. Ve gecelerin faziletiyle alakalı Kur’ân-ı Kerîm’de
çok ifade vardır. Bu gecede Kur’ân ile ve Kur’ân’ı gönderen Hz. Allah ile buluşmak
için, uyanık olmak gerekmektedir. Allah’ın bütün rahmet esintileri daha çok
gecelerde eser. Nüzul hadisinde de anlatıldığı gibi Allah seher vakitlerinde
rahmet ve affıyla dünya semasına iner ve isteyenlere merhamet eder ve bağışlar.
(Buhari,
Sahih, Teheccüd, 14; Deavat, 13, Tevhid, 35; Müslim, Sahih, Müsafirin, 168-170)
Bu gecede beş özellik vardır;
1-
Tefrik-i külli emr-in hakîmdir ki; her iş ve
Cenab-ı Hakk’ın her icraatı hikmetli bir şekilde tefrik ve temyiz edilir.
2-Bu gecede ibadetin fazileti;
Efendimiz (s.a.s) “Kim bu gece 100 rekat namaz kılarsa, Allah ona yüz melek
gönderir. Otuzu cenneti müjdeler, otuzu cehennem azabından teminat verir, otuzu
dünya afetlerini, on tanesi de şeytanın tuzaklarını savar.” (Elmalılı,
Tefsir, c: 7, shf: 68)
3-Rahmet iner;
Öyle rahmet iner ki; Kelb Kabilesinin koyunlarının tüyünün adedinden daha çok
sayıda günah affedilir. (Tirmizi, Savm 39)
4-Mağfiret
meydana gelir; “Allah bu gece bütün müslümanlara mağfiret buyurur. Ancak
kâhin, sihirbaz, müşahin (çok kindar), içkiye düşkün olan, ana-babasını
inciten, zinada ısrarlı olan hariç…” (Kütüb-ü Sitte,
c: 17, shf: 85, h. no: 414)
5-Bu gece Resulullah’a
şefaatin tamamı verilmiştir; Çünkü “Efendimiz
(s.a.s) Şaban’ın on üçüncü gecesi ümmet hakkında şefaat niyaz etti, üçte biri
verildi. On dördüncü gecesi niyaz etti, üçte ikisi verildi. On beşinci gecesi
niyaz etti, hepsi verildi. Ancak Allah’tan devenin kaçması gibi kaçanlar
hariç…” (Alusi, Ruhul Meani, c: 13, shf: 112)
6-Bir
de bu gece zemzem suyunun açık bir şekilde akması ilahi adetlerdendir.
7-Bu gece Kur’ân toptan
dünya semasına indi; Kadir gecesinde ise ilk ayetleri
Efendimiz’in (s.a.s) kalbine nüzul etti. Kur’ân-ı Kerîm mübarek gece olan
Beraat gecesinde Allah katından toptan dünya semasına inmiştir. Duhan suresinin
başındaki ifade bu fasla dikkat çekmektedir. Kadir suresinde geçen Kur’ân’ın
inişi meselesi ise; Efendimiz’in (s.a.s) kalbine ilk ayetlerin Kadir gecesinde
inmeye başladığının anlatılmasıdır. (Ebu Suud,
İrşadü’l-Aklu’s-Selim, c: 8, shf: 58)
مُّبَارَكَةٍ (Hayrı
çok): Hayrı bol olan gecedir. Çünkü Hz. Allah bu gecede kullarının
menfaatlerine ait işler hazırlar ki, Kur’ân’ın inzali olsa yine yeterdi.
Bereket
tabiri Kur’ân-ı Kerîm’de çok geçer. Bereket; azın çoklara yetmesidir. Bu gece
öyle bereketli bir gecedir ki bu gecede;
1-Efendimiz (s.a.s) rahme bu gece düşmüştür. Bu ayrı bir berekettir.
2-Kur’ân bu gece dünya semasına indi. Bu da berekettir.
3-İlk defa Nur-u Muhammed
(s.a.s) bu gecede yaratıldı. Bu da ayrı bir berekettir.
Bir
yıllık işler bu gece yazılır ki, bu da senemize bereket katan önemli bir
husustur. (Ebu Suud, İrşadü’l-Aklu’s-Selim, c: 8,
shf: 58)
(Biz
haktan yüz çevirenleri uyarırız.): Çünkü biz münzir idik, yani inzar
yapıyorduk. İnzar edecek uyarıcı peygamber bir gönderiyorduk. Demek ki
peygamberin inzarı sıdk ile yapılması için ilk önce onu kendi nefsinde duyması,
hikmetin gereğidir. Ve buna da en yaraşan gece beraat ve mübarek gece olan bu gecedir.
Bu
gece korku ve ümit dengesi kurulabilecek bir gecedir. Zira korkutarak anlatmaya
inzar denir. Fakat günahların bağışlanması ise bizler için bir beşarettir.
Öyleyse
bu gecede Allah’tan hem çok korkmalıyız, hem de rahmetine öyle bel bağlamalıyız
ki, bu geceyi değerlendirmiş olalım. Bu hususu anlatan;
“Teheccüd namazı kılmak için
yataklarından kalkar, cezalandırmasından endişe içinde, rahmetinden de ümitli
olarak Rab’lerine dua edip yalvarırlar ve kendilerine nasib ettiğimiz mallardan
Allah yolunda harcarlar.” (Secde:16)
Bu
ayet-i kerime özellikle bu gece kılınacak teheccüd namazına ve namazlara
dikkatimizi çekmektedir.
Muaz ibn-i Cebel’den sahih olarak
rivayet edilmiştir ki; bir seferinde
Efendimiz (s.a.s) ile beraberdim. Bir gün yanında sabahlamıştım, yürüyorduk.
“Ey Allah’ın peygamberi bana bir amelden haber ver ki; beni cennete koysun,
cehennemden uzaklaştırsın!” dedim. Buyurdular ki; “Bana büyük bir şey sordun.
Bununla beraber o Allah’ın nasip ettiği kimseye kolaydır. Allah’a ibadet
edersin, O’na hiç ortak koşmazsın, namazı kılarsın, zekatı verirsin, orucu
tutarsın, Kâbe’yi hacc edersin.” Sonra buyurdu ki; “Sana gecenin göbeğinde
adamın namazı gerekir!” dedi ve sonra yukarıdaki ayeti okudu.” (Hakim,
El-Müstedrek, c: 2, shf: 413)
كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ
يُفْرَقُ فِيهَا
(Her hikmetli iş o gecede ayırt edilir.):
Her
hikmetli iş, her hikmetli, önemli iş veya her muhkem, sağlam olması gereken işler,
o gecede ayrılıp tedbiri ve dağıtımı yapılır. İcra edilmek üzere özel olarak
ayrılır, yazılır.
Ayet-i
kerimede geçen يُفْرَقُ
ifadesinin bizlere anlattığı manalar vardır;
Gelecek seneye kadar kulların rızıkları,
ecelleri ve diğer durumları yazılır, ayrıntılı bir şekilde belirlenir.
Bunun
levh’den yazılmasına beraat gecesi başlanır, Kadir gecesi bitirilir. Rızıklar
nüshası Mikail’e; savaşlar, zelzeleler, yer çökmeleri, yıldırımlar nüshası
Cebrail’e; ameller nüshası dünya semasının sahibi büyük melek İsmail’e;
musibetler ve ölümler nüshası da Azrail’e verilir. (Ebu
Suud, İrşadü’l-Aklu’s-Selim, c: 8, shf: 58)
عِندِنَا مِّنْ ݴݥݛ۱(Tarafımızdan bir emir
olarak…): “Hakîm emir”den maksat; doğrudan doğruya Allah’tan olan
şeylerdir. Bundan çıkan mana ise; doğrudan doğruya Allah’tan gelen şeylerdir.
“Yani Kur’ân tarafımızdan bir emir, bir ferman olarak indirdik.”
نَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ
إِ
(Çünkü biz peygamberlik veriyorduk):
ki Resul’ün elinde alamet olmak üzere bir emirname, bir ferman olmak üzere
Kur’ân’ı verdik. Çünkü elçinin elinde alamet olmak üzere bir emirname bulunması
gerekiyordu. Neden bu emirname olan Kur’ân’ı verdik?
(Rabbinden
bir rahmet olmak üzere): ki Efendimiz’in (s.a.s) peygamberliği âlemlere
rahmettir. Çünkü أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
مَا وَ “Biz
seni âlemler için sırf bir rahmet vesilesi olman için gönderdik!” (Enbiya:107)
ayetiyle serfirazdır. O’nun âlemlere rahmet
olarak gönderilmesi bu gecede başlamıştır. Mü’minlere rahmet ve şifa olan
gönderilen ُ مِنَ الْقُرْآنِ هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا
وَنُنَزِّل “Biz
Kur’ân’ı müminlere şifa ve rahmet olarak indiririz. Ama o, zalimlerin ise
sadece ziyanını artırır.” (İsra:82)
هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ إِنَّهُ (Muhakkak ki O, her şeyi hakkıyla işitir ve
bilir): Allah’ın işitmesi ve bilmesi haricinde hiçbir şey kalmaz.
Bu
mübarek geceyle alakalı ayetlerin sonunda Cenab-ı Hakk’ın işiten ve bilen
ismiyle bitmesi de oldukça manidardır. Bütün kainatı bilen ve onların seslerini
işiten Allah’tır. Varlıkların sultanı olan yaratılan biz insanların maddi ve
manevi ihtiyaçlarını bilen ve fıtri ihtiyaçlarımızı işiten Allah’tır. İşte bu
gecede bizlerin ihtiyaçlarını bilmiş, tazarru’ ve niyazlarımızı işiterek
sesimize ve isteklerimize cevab-ı sevap vermiştir.
Bu
gece bu ayetlerin de tasrihiyle anladığımız husus; Kur’ân-ı Kerîm’in bizlere
rahmet olarak gelmesi ve mürselinden olan Efendimiz’in (s.a.s) rahmet Nebîsi
olarak bizlere gönderilmesidir.
Eğitim
sisteminin tembel talebeyi zorla sınıf geçirmesi gibi, Allah da tembel olan biz
kullarına beraat gecesinde rahmetiyle merhamet edip affetmek istiyor. Cenab-ı
Hakk’ın bu geceyi iyi değerlendirme şuur ve liyakatını bizlere bahşederek,
beraatını alan bahtiyar kulları zümresine bizleri ilhak eylemesini dileriz.
Cenab-ı
Hakk’ın bu gecede bizleri Kur’ân deryasına dalarak ve rahmet nevisine
tutunarak, beraatını eline alanlardan eylemesini dileriz.
Necdet İçel
Yorumlar
Yorum Gönder