Ana içeriğe atla

       MESCİD-İ AKSA HAKKINDA DEĞİŞİK MÜTÂLAÂLAR  (8)

     Yine İslam Peygamberi kitâbının müellifinin yanıldığı bir husus daha var; (Prof.Dr. Muhammed Abdullah, İslam peygamberi,Çeviren:Prof.Dr. Salih Tuğ,c:1,Shf:140,İrfan Yayıncılık,ist. 1991-1412)

O mi’racı anlatırken Mescid-i Aksanın da yerde olmayıp, gökte olduğunu anlatır. Yerde olan Kuds-i şeriftir. Hz. Davud’un çilehanesi, inzivâhanesi, peygamberlerin mescididir...der. “...minel mescidi’l-haramı ile mescidi’l Aksallezî…” (İsra:1) bahsedilen şey, O göklerdedir.Binaenaleyh Resûl-ü  Ekrem’in(asm), oraya gidişi rüyasıyla olmuştur, demektedir.

Bunu anlatırken de kendisini böyle düşünmeye sevk eden hususu şöyle anlatıyor; “Aksa” uzak demektir. Halbuki Mescid-i Aksa, Harem-i Şerife çok uzak değildir. Kur’an Rûm suresinde “Yakın yer arz” (Rum:3) diyor. Romalıların bulunduğu, İranlılarla savaş yaptığı yere en yakın diyor. Halbuki yer, Kuds-i şerifte Mescid-i Aksa ona uzak diyor. Demek ki “Yakın yer arz“(Rum:3) olan yer.  Bir yere uzak deniyorsa; Mescid-i Aksanın yerde değil gökte olması lazım. Çok uzak olması lazım diyor. En uzak Mescit semalarda bulunan bir mescid’dir kiburaya melekler Allah’a  devamlı bir şekilde ibadet  etmek üzere gelir dururlar.Resululah’ın  bir hadisinde gerçekten de ifadesini bulduğu gibi,Mekke’dekiKâ’be’den çizilecek bir dik çizgi doğruca bu semâvi Mescid’e varır;diğer bir ifadeyle,bu semâvi Mescid’de bir taş,faraza arzın çekimine tâbi olarak düşse tam Kâ’be’nin damına isabet eder. (Prof.Dr. Muhammed Abdullah, İslam peygamberi,Çeviren:Prof.Dr. Salih Tuğ,c:1,Shf:140,İrfan Yayıncılık,ist)

Cevap;
1)Kur’an-ı Kerimde o da var, o da var doğru ama, orada başka maksatla anlatılıyor, beride başka maksatla anlatılıyor. Birisinde devlete göre bir yakınlık, “Hemen yanı başında”. (Rum:39) Romalılar, İranlılara galebe çalacak, burnunuzun dibinde demek. Öbürü de “...İlel Mescidi’l Aksa...:” (İsra:1) Resûl-ü Ekrem’in yaya yürümesi hesabıyla diyor ki çok uzaktır. Bir insan yaya gitse ancak kırk günde varabilir. Bu kadar uzak bir mesafe, Mescid-i Aksa, işte oraya gitti.

I)-Başta Buhari, Müslim, Ahmed b. Hanbel, Tabarâni, Bezzâr gibi en mûteber kitaplar, Mescid-i Aksadan bahsediyorlar. Gökte değil yerde bir Mescid-i Aksadan bahsediyorlar: “Üç mescitten başka mescitlere Şedd-i rihâl yapılmaz Şu üç mescide ibadet için koşulur: Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve benim şu mescidimdir.” Sahih-i Buhari, Ebü Abdilleh,Muhammed B. İsmail; Salat:9,Mescid-i Mekke:1,6,savm:67,Saiyd:26, El-Mektebetü’l-İslamiye, İstanbul-1979; Sahih-u Müslim, Hacc:511,415,Ebu’l-Huseyn el-Haccac en-Neysaburi; el-Mektebetü’l-İslami,İstanbul-1955)                                                                                

    II)-Ahmed b. Hanbel müsnedinde, Tabarani, mûcem, evsât ve sağîrinde ve Bezzâr rivayet ediyorlar; “Benim şu mescidimde kılınan namaz, Mescid-i Aksa hariç, diğer mescitlerden bin kat daha hayırlıdır” Ennesai es-Sünen ,Mesacid:4,7;Menasik:124;Daru’l Mar’ufe,Beyrut,1992;  İbn-i Mace; es-Sünen,İkamet:195;Daru’l İhyai’l-Kütübi’l –Arabiyye,Mısır 1952;   Ed-darimi,Abdullah b. Abdirrahman; es-Sünen;Salat:131,Daru’l – Kitabi’l- Arabi,Beyrut,1987) başka bir rivayette; “Mescid-i Haram hariç” (Sahih-i Buhari, Tecrid-i Sarih, Tercemesi,Mütersim:Kamil Miras,cilt 4,sfh:198,H.No:605, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1960 Ankara) buyurdular. Şayet Mescid-i Aksa yerde olmasaydı, orada namaz kılma mevzu olmazdı...

Mecma-üz-Zevâid  karıştırılsa en azından yüz kadar hadis, Mescid-i Aksa’nın gökte değil, yerde olduğunu anlatır. (El Heysemi,Ali b.Ebibekr Nüruddin;Mecmeu’z-Zevâid ve Menbeu’l-Fevâid,ı,x,Daru’l-Kitabi’l-Arabi,Beyrut-1967)

Burada çok ciddi bir yanılma var, selefe, cumhur’a muhalefet var. (M. Fethullah Gülen’in 13 Şubat 1976 tarihli “ Miraç ve Şakk-ı Kamer Mucizeleri” isimli vaazından  özetle alınmıştır)

                                                       ӿӿӿ
Necdet İÇEL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...