Mİ’RAÇ RUHÂNÎ Mİ? CİSMÂNÎ Mİ? VEYA RUH MAAL
CESET Mİ?
Mİ’RAÇ MEVZUUNDA SABİT VE KÖKLÜ ÜÇ MÜTEALÂ VARDIR:* (7)
1)Mi’raç, ruhiyle ve uykuda olmuştur,
2)Mi’raç, ilâmâşaallah
semalara kadar hem ruhuyla, hem cismiyledir,
3)Derler ki; Resul-ü Ekrem (asm) cismiyle Mescid-i Aksaya kadar gitti. Oradan semalara kadar menâmen
yani; uykuda gitti diyenler. (İmam-ı
Kastalani, Mevahib-i Ledünniye Tercümesi C:2, Shf:7) Bunlar, uykuda gitti diyenler
esasen, mi’racı inkar etmiyorlar. Uykudadır, fakat bu bizim uykumuzdan
başkadır. Çünkü; Efendimiz(as), “gözüm uyur, fakat kalbim uyumaz.” buyuruyor.
Uykusu başka olan Bu İnsanın, uykuda mi’racıda bizim anladığımız manada rüya
görmekten çok başkadır, derler.
1)-“Mİ’RAÇ, RUHİYLE VE UYKUDA OLMUŞTUR” DİYENLERİN DELİLLERİ ŞUNLARDIR;
Üç delilleri vardır:
1)Mi’raç münasebetiyle nazil olduğu kavi bir zan ile zannedilen: “Gerek
Mi’raçta sana gösterdiğimiz temaşayı, sırf insanları deneme vesilesi kıldık.”(İsra:60) ayet-i kerimesidir. Hz. Aişe(r.ha.) ve Hz. Muaviye
(ra): “ayetteki rüyadan maksat, Mi’raç rüyasıdır.” derler. (İbn-i Kesir, Bibaye Ve’n-Nihaye c.9,s
4652-4654-4674,çağrı yayınları.ist.1993) “Mü’minlerin imanı artsın, müteredditler de
girdikleri gayyaya gitsin, diye bu rüyayı gösterdik.” İşte bu rüyadan maksat
mi’raç rüyasıdır dediler.
İbn-i İshak’ın Hz. Aişe(r.ha.)’dan
naklettiği; “Resul-ü Ekremin cesedi o gece hiç kaybolmadı.Lakin O’nu ruhuyla
götürdü” (İbn-i Kesir,
Bibaye Ve’n-Nihaye c.9,s 4652,çağrı yayınları.ist.1993; İbn-i
Hişam,es-siretü’n-Nebeviyye,c:2,Shf:391,Dar’u İhya-i Turasil Arabi,1985
- Beyrut
Başka bir rivayette ise “Resulullahın cesedini
ben hiç o gece kaybetmedim.” (İmam-ı Kastalani, Mevahib-i Ledünniye Tercümesi C:2, Shf:8)
Buda gösteriyor ki, Efendimiz mi’raca rü’yasında ve ruhu ile gitti.
3) Resul-ü
Ekrem(asm) mi’raç hadisinde, hususuyla İmam-ı Şerîk’in naklettiği
hadisi şerifte: “Bir aralık ben Hicir de
uyuyordum.” (İbn-i Hişam,es-siretü’n-Nebeviyye,c:2,Shf:397,Dar’u
İhya-i Turasil Arabi,1985 – Beyrut) Demek ki
uyurken mi’raç yaptı, hükmü istimbât edilmektedir.
Bir başka rivayette ise yine Şerîk: “O, Mescid-i Haram
da uyku halinde idi.” (Şerhu’ş
–Şifa li’l Kâdı Iyâz,Aliyyü’l-Kâri,C:1,Shf:403,Dâru’l-Kütübi’l –İlmiyye,Beyrut-Tarihsiz) cümlesini
rivayet eder. Ve yine Şerîk’in naklettiği mi’raç hadisinin sonunda; “Uyandım
ve kendimi Mescid-i Haramda buldum.”(Şerhu’ş
–Şifa li’l Kâdı Iyâz,Aliyyü’l-Kâri,C:1,Shf:403,Dâru’l-Kütübi’l –İlmiyye,Beyrut-Tarihsiz) ilavesi vardır.
Bu hadisi şerifdeki cümlelere dayanarak; demek ki, mi’raç uykuda, rüya ile
ve ruhi ile olmuştur dediler.
Burada hemen şunu ilave edelim ki, Şerîk, Buharî ve Müslim’in
ricalindendir. Fakat hafız olmadığı için hadisleri karıştırır. Şerîk
hakkında bu mutalaayı İmam-ı Müslim söylüyor. (İbn-i Kesir c:9, sf:4606-4675, Çağrı Yay. İstanbul,
1987)
2)- Mİ’RAÇ, İLÂMÂŞAALLAH SEMALARA KADAR HEM RUHUYLA, HEM CİSMİYLEDİR,
DİYENLERİN DELİLLERİ;
1)Cumhur-u sahabe, tabiinin büyük imamları, ve ondört asırdan beri cumhur-u
ulemanın mi’racın ruh- maal ceset olduğuna inanırlar.(İbn-i Kesir c:9, sf: 4654, Çağrı Yay. İstanbul, 1987) Mi’racı pek
çok sahabi nakleder: İmam Kastalânî (Mevâhibinde):
yirmialtı sahabi zikreder.(İmam-ı
Kastalani , Mevhib-i Ledünniye tercümesi,
Sadeleştiren: H.Raahmi Yananlı, C:2, Shf:13, Divan Yayınları 1983, İst.) Suyut-i
yirmibeş sahabi zikrediyor.(İbn-i
Kesir c:9, sf: 4671, Çağrı Yay. İstanbul, 1987) Mütevatir hadislerin müellifi:
kırkbeş sahabi zikrediyor. Bunların arasında efâdel sahabede var. Hz.
Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Cabir, Hz. Huzeyfatül Yemani, Ümm-ü Hanî,
Ümm-ü Seleme, Abdullah İbn-i Ömer, Abdullah İbn-i Amr, Abdullah İbn-i Abbas,
Hz. Enes b. Malik, Übey İbn-i K’âb, Cabir b. Abdullah, Semure İbn-i Cündüb,
Şeddad İbn-i Evs, Mâlik b. Sâsaa, Ebu Ümâme,
Ebu Eyyüb-ül Ensari, Ebu Habbe, Ebuzer, Ebu Said-ul Hudri, Ebu Süfyan, Ebu
Hureyre, Esma Bint-i Ebu Bekir (r.a.) (İbn-i Kesir c:9, sf: 4654, Çağrı Yay. İstanbul, 1987)
Ruhanî diyen sahabi,
Hz.Muaviye (İbn-i Kesir c:9, sf:
4652-4654, Çağrı Yay. İstanbul, 1987) ve doğru ise, Hz. Aişe(r.ha.) gelir. (İbn-i Kesir c:9, sf: 4674, Çağrı Yay.
İstanbul, 1987) Eâzım-ı
Sahâbe,
ruh- maal ceset olduğunu kabul eder. Fikirlerini izhar ederler. Bunların
başında; Hz. Ebu Bekir, Hz. İbn-i Abbas, Hz. Cabir, Hz. Enes, Huzeyfet-ül Yemâni,
Ümm-ü Seleme, Hz. Ömer ve bunların başında bu mevzuda iddialı, Hz. Abdullah
İbn-i Mes’ud gelir. İsmini duyduğumuz diğer ashab, fikrini izhar etmez. Fakat
Efendimiz, “ben ruhumla mi’raç yaptım” demedi ki, fikirlerini izhar etsinler.
Binaenaleyh onlarda mi’racı ruh- maal ceset kabul ediyorlar deriz.(kırkbeş Sahabiden iki’si müstesna kırküç’ü ruh maal
ceset der.) İbn-i Kesir c:9, sf:
4671-4675, Çağrı Yay. İstanbul, 1987;
İmam-ı Kastalani , Mevhib-i Ledünniye tercümesi, Sadeleştiren: H.Raahmi Yananlı, C:2, Shf:13,
Divan Yayınları 1983, İst
İkinci tâbiîn
asrında; Dehhâk
İbn-i Merâhim,
Katâde
İbn-i Deâme,
Said İbn-i Cübeyr, İkrime, mücâhid, İbn-i Cüreyc, Hz. Aişenin bizzat Tilmizi
olan Mesruk b. Ecda, bütün bunlar, ittifakla mi’racın ruh- maal ceset olduğunu
kabul ederler. Bunlar tefsirci ve hadiste mühim kanalların başında imamdırlar.(Şerhu’ş –Şifa li’l Kâdı Iyâz,Aliyyü’l-Kâri,C:1,Shf:404,Dâru’l-Kütübi’l –İlmiyye,Beyrut-Tarihsiz). Daha sonra
fukaha ve imamlar asrına mesele geçince, imamların bu mevzuda hiç bir fikir;
aksine, iddia etmediklerini görüyoruz. Cumhur-u ehl-i ilm-i Kelâm da mi’raç
ruh- maal cesettir derler. (Şerhu’ş
–Şifa li’l Kâdı Iyâz,Aliyyü’l-Kâri,C:1,Shf:404,Dâru’l-Kütübi’l –İlmiyye,Beyrut-Tarihsiz; Sahih-i
Müslim tercüme ve şerhi Sönmez Neşriyat, İst,” C:2, Shf:621)
a)İbn-i Ebi Hâtim, Beyhâki,
Tabarâninin
naklettiğine göre; Evs b. Şeddat naklediyor: Hz. Ebu Bekir(ra), o gece Resul-ü
Ekremi aramış ve bulamamıştı. Ertesi gün;Neredeydin? diye sorunca; Efendimiz:
Mescid-i Aksâya
gittim ve mi’raç yaptım buyurdu. (Et-Taberani,Ebu’l
Kasım Süleyman b. Ahmet;el-Mu’cemü’l-Kebir,c:7,Shf.283,H.no:7142
Mektebetu’l Ulum ve’l
–Hikem,Musul,1404-1983)
2)Ruh- maal ceset diyenler; Ruhuyla mi’raç yaptı diyenlerin delillerinin
de; tutarsız olduğunu izah edip,onların delillerini çürütüyorlar: Mi’racın
ruhanî
olduğunu iddia edenlerin delillerinden
A)BİRİNCİSİ ŞU İDİ:
A)Hz. Aişe ve Hz. Muaviye bu ayette geçen rüyadan “Gerek Mi’raçta sana
gösterdiğimiz temaşayı, sırf insanları deneme vesilesi kıldık” (İsra:60) maksat mi’raç ‘tır derler; (İbn-i Kesir c:9, sf: 4652, Çağrı Yay.
İstanbul, 1987)
Ι)-Kur’an-ı Kerim “Fitne” (İsra:60) tabirini kullanıyor. İmtihan demek.
Rü’yasında bir insanın kuds-i şerife kadar gitmesi, hatta seyyarelere
gitmesi, bütün cihanı teftiş edip geriye
dönmesi; bu aklın haricinde bir mesele
olmadığından, bu mesele insanları imtihan olmayacaklardır. Rüyasında insanın
gayr-i aklî,
gayr-i mantıkî
şeylerde olur. Hatta gayr-ı meşru şeyler de olur. Ama bunu anlatırsa kimse bunu
tekzib etmez. Kimse mantıksız görmez,ve bu insanlar için bir imtihan da olmaz.
Avamdan bile pek çokları rüyasında cenneti, cehennemi görmüşlerdir. Bu çok
harika değildir. Demek ki, bu rüyanın dışında bir şeydi. Delilleri budur.
Nitekim Hz. İbn-i Abbas(ra) dediğimiz zat, bu ayetteki rüya tabirine buyuruyor
ki; bu rüya değil “Rö’yet” ‘tir.( El-Kurtubi,Rbü
Abdillah Muhammed b.Ahmed el-Ensari;el-Cami’li Ahlami’l
Kur’an,C:4,Shf:251,Daruş-Şuab, Kahire 1372;
İmam-ı Kastalani , Mevhib-i Ledünniye tercümesi, Sadeleştiren: H.Raahmi Yananlı, C:2, Shf:8,
Divan Yayınları 1983, İst) Meşhur edip Mütenebbi: Oda rü’ya tabirini rö’yet
yerinde kullanmıştır. Arap dilinde rüya bazen rö’yet yerinde, bazen rö’yet
rü’ya yerinde kullanıldığına dalalet eder.Kurbâ ve kurbet bir manaya oldukları
gibi… (İbn-i Kesir c:9, sf: 4674,
Çağrı Yay. İstanbul, 1987; İmam-ı
Kastalani , Mevhib-i Ledünniye tercümesi,
Sadeleştiren: H.Raahmi Yananlı, C:2, Shf:7, Divan Yayınları 1983, İst)
ΙΙ)-Bu mevzuda ikinci bir mütâlaâ beyan eden, (ruhani
diyenlerin delillerine karşı); meşhur muhaddis Süheylî diyor ki:
(kendi Şeyhi Kâdi
Ebu Bekir b. Arabiden bu görüşün doğrulandığını zikretmiştir.: Resul-ü
Ekrem(as)’ın ilk mi’racı uykuda olmuştur. Bu bir alıştırma idi. Nitekim
bidayet-i vahy’de nübüvvet işinin alıştırılması için salih rü’ya ile
başlamıştı. Mi’raç ta böyle. Daha önce rü’yasında alıştırıldı. Sonra, cismiyle
semalara çıktı. Öyle ise iki defa Mi’racı vardır. (İmam-ı Kastalani , Mevhib-i Ledünniye tercümesi, Sadeleştiren: H.Raahmi Yananlı, C:2, Shf:9,
Divan Yayınları 1983, İst) Buhari Şârihi Mühelleb’inde aynı görüşü arz ettiğini
görüyoruz. Bu mütâlaâlar
serdedildiği zaman yine onların bu ayetten delil çıkaramayacaklarını görüyoruz.
Resul-ü Ekrem’in İsra’ya mazhariyeti ruh- maal cesettir. Daha evvel bir kısım
rüyalarla hazırlıklar olsa bile... İmam-ı Nevevî de:” iki kere mi’raç
olmuştur, biri ruhu biri cesedi ile…” der. (Şerhün Nevevi
Ala Sahih-i Müslim,c:3,Shf:6,Daru’l İhya-i Tura’sil Arabi,Beyrut,1392)
ΙΙΙ)-Bu hususta ayrı bir mütâlaâ
şudur; ayette geçen bu rü’ya mi’raç rüyası değil de, Hudeybiye ile fetihlerin
başlaması mevzuunda ki rü’yadır. Nitekim harf-i tarifle sure-i feth’in sonunda
: “Allah, Resulünün rüyasını elbette doğru çıkaracaktır.” (Fetih 48/27)
Derken bu rü’ya anlatılıyor. (Sahih-i
Müslim tercüme ve şerhi Sönmez Neşriyat, İst,” C:2, Shf:619) Mekke’nin
fethi ile Mescid-i Haram’a gireceği rü’yadır ki, onlara delil olmadan çıkar.
(Hudeybiye ve o rü’ya da bir fitne idi.)
Bütün Müfessirin-i izâm böyle
anlamış (İbn-i Kesir, Fahreddin-i Râzi....... gibi müfessirler). (İbn-i Kesir c:9, sf: 4661, Çağrı Yay.
İstanbul, 1987)
B) “RUHANİDİR”
DİYENLERİN DELİLLERİNİN İKİNCİSİ;
Muhammed İbn-i İshak, Hz. Aişe’den naklediyor:
Hz. Aişe(r.ha.) buyurdu ki: “Resul-ü Ekremin cesedi o gece hiç kaybolmadı.”
“Lakin O’nu ruhuyla götürdü”. (İbn-i Kesir, Bibaye Ve’n-Nihaye c.9,s 4652,çağrı
yayınları.ist.1993; İbn-i Hişam,es-siretü’n-Nebeviyye,c:2,Shf:391,Dar’u
İhya-i Turasil Arabi,1985 – Beyrut)
Başka bir rivayette;
“o gece Allah Resulünün cesedini hiç kaybetmedim”. (İmam-ı Kastalani, Mevahib-i Ledünniye Tercümesi C:2,
Shf:8)
Evet, sahabe-i kiramın icmaiyle mi’raç hadisesi Mekkede olmuştur. Ve en son
tarihte, hicretten bir sene evveldir.O
zaman efendimizin Hz Aişe ile tezevvücü yoktu ki,yatakta yatarken
,Resul-ü Ekreme zevce olsunda, Resul-ü Ekrem (asm) onun yanından ayrılsın veya
ayrılmasında o, onun farkına varsın...(İbn-i
Kesir c:9, sf: 4670, Çağrı Yay. İstanbul, 1987)
Mağazi yazarı İbn-i İshak vak’ayı
anlatırken şöyle diyor; “Âli Ebu Bekr’den birisi bana anlattı, ve Aişe
bana dedi ki diyor…” (İbn-i
Hişam,es-siretü’n-Nebeviyye,c:2,Shf:39,Dar’u İhya-i Turasil Arabi,1985 –
Beyrut; İbn-i Kesir, Bibaye
Ve’n-Nihaye c.9,s 4652,çağrı yayınları.ist.1993) Az hadis bilen bu hadisin mevzu
olduğuna hükmeder. (Ricali yeğenlerinden iyi denir hadisçiler). Binaenaleyh
hadiste ta’n edeceğimiz iki mesele var;
1-İbn-i İshak’ın adam atlayıp
meseleyi bir meçhule bağlaması... (İbn-i
Hişam,es-siretü’n-Nebeviyye,c:2,Shf:39,Dar’u İhya-i Turasil Arabi,1985 -
Beyrut
İbn-i Kesir, Bibaye Ve’n-Nihaye c.9,s
4652,çağrı yayınları.ist.1993)
2-Hz. Aişe(r.ha.) hazretlerine Resul-ü Ekremin cesedi hiç ayrılmadı (v.s.)
gibi bir manayı isnad etmek, doğru olamaz. Çünkü, Hz. Aişe validemiz ya hiç
dünyada yoktu, veya birkaç yaşında bir çocuk idi ki, mi’raç meydana geldiği
zaman, bunu bilmesine imkan yoktur. Yukarıdaki sözleri de muhtemeldeki Aişe
validemiz söylememiştir. (İmam-ı
Kastalani, Mevahib-i Ledünniye Tercümesi C:2, Shf:9)
Bir kezzab meseleyi karıştırmış ve
bize nakletmiştir. Kaldı ki, Mevlana Saâdettin Taftazânî
diyor ki; “Hz. Aişenin sözünün manası, cesedi ruhundan ayrılmadı, onunla
beraberdi. Mi’raç ruh ve cesetle birlikte oldu demektir.” (İmam-ı Kastalani, Mevahib-i Ledünniye Tercümesi C:2,
Shf:9) dedi. Böyle
olunca bu da onlara delil olmaktan çıkmış olur.
C)-RUHANİ DİYENLERİN ÜÇÜNCÜ DELİLİ;
Resul-ü Ekrem (asm) mi’raç
hadisesinde, hususiyle Şerîk’in (Müslimin ricalindendir, Müslim tekzib
eder; hafız olmadığı için hadisleri karıştırmıştır, der.) naklettiği
(tabiinden) hadisde, Resul-ü Ekreme şu sözleri isnad eder: “Bir aralık ben
hıcirde uyuyordum”(İbn-i Hişam,es-siretü’n-Nebeviyye,c:2,Shf:397,Dar’u
İhya-i Turasil Arabi,1985 – Beyrut), demek uyurken rüyasında mi’raç yaptı derler. Bir
başkasında da:”O Mescid-i Haramda uyuyordu”(Şerhu’ş –Şifa li’l Kâdı Iyâz,Aliyyü’l-Kâri,C:1,Shf:403,Dâru’l-Kütübi’l –İlmiyye,Beyrut-Tarihsiz) “ve yine Şerîk
mi’raç hadisinin sonunda “uyandım ve Kendimi Mescid-i Haramda buldum.” (Şerhu’ş –Şifa li’l Kâdı Iyâz,Aliyyü’l-Kâri,C:1,Shf:403,Dâru’l-Kütübi’l –İlmiyye,Beyrut-Tarihsiz.) Evet, zaten
Resul-ü Ekrem(asm) mi’raç yapacağı gece uyuduğunu bize naklediyor.
Yine İbn-i İshak, İbn-i Cerir gibi iki imamın, mürsel bir hadisle, Hasan
El-Basri’den; bize naklettiğine göre; (Hasan elBasri çocukluğunda R.Ekremin
zevcelerini görmüş, fakat Efendimizden hadis nakletmemiştir. Sahabiyi atlayarak
doğrudan Efendimizden naklediyor. Onun için mürsel diyoruz.) Resul-ü Ekrem
(sav) ferman ettiler; “Hatîmde yatıyordum, yanıma Cibril-i Emin geldi.
Ayağıyla ayağımı dürtüverdi ve kolumdan tuttu. O’nunla beraber kalktımve
Mescidin kapısına gittim… (İbn-i
Hişam,es-siretü’n-Nebeviyye,c:2,Shf:397,Dar’u İhya-i Turasil Arabi,1985 –
Beyrut)”, Resul-ü
Ekrem ferman ediyor; “Ben uyandım, etrafta kimseyi göremeyince başımı yere
koydum yattım. Yatınca bir daha ayağıma dürtüverdiler. Bir daha kalktım.
Kolumdan tuttu. Beni kapıya kadar getiriverdi. Uyuyordum. İşte böyle uyandım.
Sonra mi’raç başlayıverdi, demek suretiyle mi’raç başlamadan hakikaten Resûl-ü Ekremin orada yattığını görüyoruz. (İbn-i Hişam,es-siretü’n-Nebeviyye,c:2,Shf:397,Dar’u
İhya-i Turasil Arabi,1985 – Beyrut)
Yine Ümm-ü Hânî
tarikiyle(Hz. Ali’nin ablası, Resûl-ü Ekreme kurbiyeti olan bir kadın. Bir
rivayette onun evinde yattığını söyler..) İbn-i Ebi Hâtim rivayet
ediyor, Ümm-ü Hâni
diyor ki: “Sabah namazında Resûl-ü Ekrem(asm)’in yanına sabah namazı kılmaya
geldiğimizde, buyurdular ki; “Akşam burada sizinle namaz kıldım, sabah namazını
da sizinle kılıyorum ama gece ben çok uzaklara gittim. Mescid-i Aksâya
gittim, geldim.” (İbn-i Hişam,es-siretü’n-Nebeviyye,c:2,Shf:402,Dar’u
İhya-i Turasil Arabi,1985 – Beyrut) Bundan da anlaşılıyor ki, Resûl-ü Ekrem(asm)
mi’racı uyanıkken ve mübârek cismiyle beraber yaptı.
3)İsra ayetinde geçen “biabdihî” (İsra:1) kelimesi,
mi’racın ruh-maal ceset olduğuna delildir. Zira : “Abd, ruhla cesedin mecmuuna
itlak olunur. (İbn-i Kesir,
Bibaye Ve’n-Nihaye c:9,shf: 4658-4659,çağrı yayınları.ist.1993; İmam-ı Kastalani, Mevahib-i Ledünniye Tercümesi
C:2, Shf:10-11; Sahih-i Müslim tercüme
ve şerhi Sönmez Neşriyat, İst,” C:2, Shf:621)
4)İsra ise lügatta geceleyin bir
cismi yürütmektir. Mi’rac ruh-maal cesettir. (İmam-ı Kastalani, Mevahib-i Ledünniye Tercümesi C:2,
Shf:11, Sahih-i Müslim tercüme ve şerhi
Sönmez Neşriyat, İst,” C:2, Shf:619)
5)Küffarın şiddetli inkarı dahi
mi’racın ruh ve cesetle vaki’ olduğuna delildir. Rü’ya olsa niye inkar
etsinler, niye deli desinler..Ebu Bekr’e gittiler...arkadaşın neler söylüyor...
“O dediyse doğrudur” dedi Sıddîk, ki ünvan-ı âlisini aldı.( İbn-i Kesir, Bibaye
Ve’n-Nihaye c:9,shf: 4656,çağrı yayınları.ist.1993; Sahih-i
Müslim tercüme ve şerhi Sönmez Neşriyat, İst,” C:2, Shf:620)
6)Necm sûresindeki ayetler de
mi’racın ruh-maal ceset olduğuna delildir. (Necm:5/11)
7)Rü’ya ile diyenlerin delilleri, İbn-i Hişam’ın sîresinde ve
mağazi kitaplarında, ve tefsir-i tâberide var. Hadis kitaplarında yoksa mûteber
değildir. (İbn-i Hişam,es-siretü’n-Nebeviyye,c:2,Shf:396-416
kadar,Dar’u İhya-i Turasil Arabi,1985 – Beyrut)
Eğer mi’racı nakil bakımından ele alacak isek, gördünüz. Bütün nakiller
mi’racın ruh -maal ceset olduğunu söylüyorlar. Yok eğer; akıl ve mantık
noktasından ele alıyorsak, mi’raç mu’cizedir. Fevk-al kanundur. Kudret-i ilahi
iledir. Pozitif ilimler müvacehesinden mi’raca çıktığını imkansız görüyorsak,
Alla(cc)’ın gücünü kuvvetini labaratuvarlarımızda ki dar kalıpların içine
sıkıştırdığımızı anlamalıyız ve utanmalıyız. Allah’ın kudreti nâmütenahidir.
Davit Hume’un mu’cizeleri inkarı karşısında; Avrupalı Edikton gibi, Jean
gibi kimseler, Hz. İsa’nın mucizelerini anlatmanın yanında, bu türlü
tekellüflere düşmüşlerdir. Tuğlanın uçabildiğini izah için atom fiziğiyle
meseleyi izaha kalkışmışlardır. Bu bir zavallılıktır. Cenab-ı Hakkın kudreti
içinde cereyan eden hadiseleri, beşerî kıstaslar içinde
tahlil etmek zavallılıktır. (Bu hususların kaynakları 249,250,251,253,254,255,256.ci
kaynaklarında geçmiştir.)
O bakımdan biz Avrupa da mu’cizeleri te’vil eden ilim adamları gibi
düşünmüyoruz. Büyük tahkikçi Mevlâna Şıblîyi bu hususa zorlayan
ve büyük Allâme
Nedvî’yi bu hususta zorlayan, ve Avrupalılara karşı kitap telif eden Muhammed
Hamidullah’ı bu hususta hataya sevk eden, Avrupalıların atom fiziği, fizik,
kimya anlayışıdır. “Mevcut ilmî kıstaslar içinde bir insanın semaya
gitmesine imkan yoktur. öyle ise biz bunu ruhen götürelim.” dediler. Bizim gibi
bir insan bile uykusunda gidebilir. Bu ise Allah Resulünün bir mu’cizesidir. (Miracın ruhani mi? Cismani mi ? Ruh maal cesed mi?
Olduğu ile alakalı bu hususlar:“Ahmet Davutoğlu , Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi C:2, Sönmez Neşriyat, İst.
1978” eserinden ;600-628 sayfaları
arasından ;özetlenerek yazılmıştır)
ӿӿӿӿ
Necdet İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder