YAKIN AKRABA EVLİLİĞİ
Kur'ân-ı Kerim yakınlık cihetiyle evlenilmesi
haram olan kadınları açıklamıştır. Bunlar, kızkardeş, hala, teyze gibi yakın
akrabalardır. Bunların dışında kalan amca kızlarıyla, dayı kızlarıyla, hala kızlarıyla ve
teyze kızlarıyla evlenmeye ruhsat vermiştir.
Peygamber Efendimiz de bu ruhsatı kendisi ve
yakınları üzerinde de kullanmıştır. Bilindiği gibi, Peygamberimizin
hanımlarından Zeyneb binti Cahş, halasının kızıydı. Ayrıca kendi kızı Hz.
Fâtıma'yı amcası oğlu Hz. Ali'ye nikâhlamıştı.
Dinimizde her ne
kadar böyle bir ruhsat mevcutsa da birtakım irsî ve sıhhî mahzurlarından dolayı
bazı hadislerde yakın akraba ile evliliğin tavsiye edilmediğini görmekteyiz.
İmam-ı Gazali
Hazretleri, sünnet ölçüleri içinde evlenecek eşlerde aranan vasıfları
sayarken, cinsî duygunun zayıf olacağından dolayı kızın yakın akrabalardan
olmamasını da zikreder.
"Pek yakınınız olan bir kadınla evlenmeyin; çünkü çocuk zayıf,
çelimsiz olur."(Terbiyetü'l-Evlâd,
1: 39; ihya, 2: 42) hadis-i şerifine yer verir.
İşte bu mahzur
göz önüne alınarak, çok yakın akraba ile evlenilmesi tavsiye
edilmemektedir.Yine bu hususta,
"Yabancılarla evlenin, yakınlarınızla evlenmeyin."(Kadı
Beydâvî. Gâyetü'l-Gusâ, 2: 721) mealindeki hadis de bu
hikmetleri nazara vermektedir.
Bu meselede
ehemmiyetli bir mahzur da zamanla eşler arasında bir geçimsizlik olduğu
takdirde, akrabalar arasında devam etmesi gereken manevî bağların zayıflamaya
yüz tutmasıdır. Hadis îmamlarından Deylemî'nin bir rivayetinde, akraba ile
evliliğin sıla-i rahim bağlarının kopmasına sebep olacağı
bildirilmektedir.
Bütün
evliliklerde olduğu gibi, bilhassa akraba ile olan bir evlilikte kan
uyuşmazlığının tespit edilmesinin sıhhî bir tedbir olarak düşünülmesinde
büyük fayda vardır.
Başta da
söylediğimiz gibi, yakın akraba ile evlilikte esas itibariyle dinî bir
yasaklama yoktur. Sözü edilen sıhhî mahzurlar da muhakkak surette olacak diye
bir durum da mevcut değildir. Ancak, çocukta görülebilecek sakatlık ve benzeri
hususlar, yabancı kadınla olan evliliğe nispetle akraba evliliklerinde belli
bir ölçüde daha fazla müşahede edilmektedir.
SORU: Annem
beni bir kuzenimle evlendirmek istiyor ve bunda da çok israr ediyor. Doğrusu
kuzenim beğenilmez birisi de değil. Ama ben bunun kötü sonuçlarından endişe
ediyorum. Şer`î bir sakıncası var mıdır?
Müslümanların
inancına göre normalı, ya da anormalı, yahut mübahla, yani serbest olanla
haramı, yani olmayın belirleyen Allah`tır. O Kur`ân-ı Kerîm`de kimlerle
evlenilmeyeceğini açıklamış ve "Bunun dışında
kalanlarla evlenmemiz helâldir" (Nisâ
4/24) buyurmuştur. Kuzenler yani hala-teyze, amca-dayı
çocukları evlenmeleri haram olanlardan sayılmamıştır. Öyleyse onlarla da evlenilebilir.
Allah Rasûlü
Efendimiz, kızı Fatma annemizi de kendi amcasının oğlu Ali Efendimizle
evlendirilmiş ve durumu fiilen açıklığa kavuşturmustur. Ancak yabancı ile
evlenmenin bir takım sosyal faydaları olduğu gibi, yakın akrâba ile evlenmenin
bazen mahzurları da olabilir. Mesela kan benzerliğinden doğan uyuşmazlığın,
yakın akraba arasından daha çok olduğu söylenir. Ancak bu konuda günümüzün
tarafsız olmayan tıbbına pek güvenmemek gerekir. Çünkü, sakat doğumlar
konusunda süt kardeşliği daha etkili olduğu halde, onlar bundan söz etmiyorlar.
Ya, "Dersleri henüz oraya kadar gelmedi" ya da onu Islâm yasakladığı
için onlar yasak olmamasını istiyorlar. Şu halde kuzenlerin evlenmesini de
Islâm serbest saydığı için mahzurlu göstermek istiyor olabilirler.
Ne var ki,
evliliğin devamında ve çocukların sağlam ve gürbüz oluşunda karı-kocanın
birbirini içten sevmesinin ve birbirlerine karşı çok canlı ve kuvvetli cinsel
arzu duymalarının çok büyük etkisi vardır. Ilişki ne kadar içten ve her iki
tarafı tatmin edici olursa, çocuk da o kadar gürbüz, düzgün ve zeki olur.
Bundan olacak ki, Allah Rasûlü Efendimiz (s.a.s.) erkeklere, ilişkide aceleci
olmamalarını ve karılarını da tatmine ulaştırmalarını şiddetle tavsiye eder.
İşte bazen olabilir ki, kuzenler bir çatı altında yetişmişliğin verdiği
duyguyla birbirlerini çok yâkın hissederler ve birbirlerine karşı gerekli
cinsel uyarılmayı yaşamazlar. Bu gün eğer sakat doğumlar yakın evliliklerde
daha çok gözüküyorsa, bence bunun önemli sebebi budur. Ikinci önemli bir sebep
de, genellikle yakın akraba arasında emzirme olaylarının çokça olması ve önem
verilmediğinden ya da unutulduğunda, bunun hesaba katılmayıp, süt kardeşlerinin
birbirleriyle evlendirilmesidir.
Sözünü ettiğiniz
hadîs, Gazâlî`nin Ihyâ`sındâ da vardır. (Benzer hadisler ve Hz. Ömer`in sözü
için bk. el-Hubeysî, el-Berâke 165 vd.; Yakın anlamda bir hadîs için bk.
Suyûtî, el-Câmi`us-sağîr (Feyzu`I-Kadîr ile birlikte) VI/351. Burada hadîsin
zayıf olduğuna işaret ediliyor. Aynı hadis Kenzu`I-ummâl`da Suyûtî`nin de
kaynağı olan Hâtîp Bagdâdî`nin Tarih`inden alınarak verilir. XVI/H. 44564.
Sevkanî, el-Fevâid`de yine benzer anlamda bir hadîs verir ve senedinde Hâkim`in
yalanci saydığı Sehl vardır, der s.131.) Ama Irâkî güvenilir bir aslının
bulunmadığını, bunun hadîs değil de, Ömer Efendimizin Sâib Ogullarına söyledigi
bir sözün bir parçası olarak bilindığını söyler. (GazaIî N/42)
Nitekim bu
hadîs, meşhur dokuz hadîs kitabın hiç birisinde yoktur. Gerçi Ömer Efendimizin
sözü olmasının da bir anlamı ve gerçek payı vardır. Ama birbirini seven iki
kuzenin evlenmelerinde hiçbir sakınca yoktur. Yeter ki, birbirlerini görmüş ve
sevmiş olsunlar. Birbirlerini görerek sevenler, mizaçları uyumlu olduğu için
sevmişler demektir. Mizaçları uyumlu olanlar arasında, birbirlerini
gördüklerinde sevgi alışverişi ve akımı olacağından" Allah Rasûlü
Efendimiz buna çok önem vermiş ve evleneceklerin birbirlerini, şehvetle
baksalar dahi, görmelerini emretmiştir. Siz de seviyorsanız evlenmenizde mahzur
yoktur.
ӿӿӿ
Necdet İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder