Ana içeriğe atla

10. Lem’a da Geçen İsimlerden                             

Barlalı olan Hafız Halid Tekin 1891 yılına burada doğmuştur.  Hafız Halid Tekin önceleri ilkokul öğretmeni olarak Isparta’nın Sütçüler kasabasında ve Eğirdir’in İlâma köyünde vazife yapmıştır. Öğretmenliği bıraktıktan sonra da Barla’nın Pazar Camiinde imamlık yapmaya başlar.
Risale-i Nur’un telif edildiği yıllarda Bediüzzaman’ın müsvedde kâtipliğini yapar. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin “âhiret kardeşim” iltifatına mazhar olmuştur. On Yedinci Mektup olan Çocuk Taziyenamesi, Hafız Halid’in sekiz yaşındaki oğlu Enver’in ölümü üzerine telif edilmiştir. Barla Lâhikasında da Hafız Halid’in Risale-i Nur’u ve Müellifini anlatan bir mektubu yer almaktadır. Bu mektubu, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin şu takdimiyle Lâhikada yer almıştır:
”Risale-i Nur’un tesvidinde çok hizmeti sebkat eden temiz kalbli, ihlâslı, güzel bir hafız, müdakkik bir hoca olan Hafız Halid’in bir fıkrasıdır:
Üstadım -kendisi- Nur ism-i celiline mazhardır. Bu ism-i şerif, kendileri hakkında bir ism-i a’zamdır. Kendi karyesinin ismi Nurs, vâlidesinin ismi Nuriye, Kadirî üstadının ismi Nureddin, Nakşî üstadının ismi Seyyid Nur Muhammed, Kur’an üstadlarından Hâfız Nuri, hizmet-i Kur’aniyede hususî imamı Zinnureyn; fikrini, kalbini tenvir eden âyet-i Nur olması ve müşkil mesailini izaha vasıta olan nur temsilâtı gayet kıymetdardır. Resailin mecmuuna Risale-i Nur tesmiyesi, Nur ismi onun hakkında ism-i a’zam olduğunu teyid etmektedir.”(Barla Lahikası, 110 Mektub)
Risale-i Nur’un ilk talebe ve kâtiplerinden olan merhum Hafız Halid Şefkat tokatları olan Onuncu Lem’a’da yediği şefkat tokadını da şöyle anlatır:
“Evet, itiraf ediyorum. Üstadımın hizmet-i Kur’âniyede neşrettiği âsârın tesvidinde hararetli bir surette bulunduğum zaman mahallemizde bir cami imamlığı vardı. Eski kisve-i ilmiyemi, sarığı bağlamak niyetiyle muvakkaten o hizmete fütur verip, bilmeyerek çekildim. Maksadımın aksiyle şefkatli bir tokat yedim. Sekiz-dokuz ay imamlık ettiğim halde, Müftünün çok vaadlerine rağmen, fevkalâde bir surette sarığı saramadım. Şüphemiz kalmadı ki, o kusurdan bu şefkatli tokat geldi. Ben Üstadımın hem bir muhatabı, hem bir müsevvidi idim. Benim çekilmem ile tesvid hususunda sıkıntı çekmişti. Her ne ise, Yine şükür ki, kusurumuzu anladık ve bu hizmetin de ne kadar kudsî olduğunu bildik. Ve Şâh-ı Geylânî gibi arkamızda melek-i siyanet gibi bir üstad bulunduğuna itimad ettik.” (Ez’afü’l-ibâd Hâfız Hâlid)
On Yedinci Mektub olan “Çocuk Taziyenamesi” de Hafız Halid’in, 1930 yılında vefat eden oğlu Enver münasebetiyle kaleme alınmıştır. Mektub şu cümlelerle başlamaktadır:
“Aziz ahiret kardeşim, Hafız Halid Efendi,
“Kardeşim! Çocuğun vefatı beni müteessir etti. Fakat el-hükmü lillah, kazaya rıza, kadere teslim İslâmiyetin bir şiarıdır. Cenâb-ı Hak sizlere sabr-ı cemîl versin. Merhumu da size zahire-i ahiret ve şefaatçı yapsın. Size ve sizin gibi müttaki mü’minlere büyük bir müjde ve hakikî bir tesellîyi gösterecek beş noktayı beyan ederiz.”(Mektubat, On Yedinci Mektub)
1946 yılında İstanbul’da vefat eden Hafız Halid Tekin’e,  Allah’tan rahmet dileriz.
                                                                     ●●●
                                                                                                  Necdet İÇEL



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...