Ana içeriğe atla

       “ BURNU SÜRTÜLSÜN ” DENEN ÜÇ SINIF İNSAN
Âlemlere rahmet olarak gönderilen, hayatında hiç lânet etmeyen, bedduaya amîn demeyen  “Allah Efendimiz aleyhisselamı âlemlere rahmet olarak gönderdi.”( Enbiya:107) kudsî ifadesi ile serfirâz olan Hz. Muhammed aleyhisselâm üç sınıf insana yazık, çok yazık manasında şu hususu ifade ediyor ediyor:

Resulullah aleyhisselâm minbere çıkınca üç kere “amîn, amîn, amîn” dedi. “Ey Allah (cc)’ın Resulü niye amîn dedin?” dediler. Resulullah aleyhisselâm buyurdu ki: bana Cebrail  geldi ve şöyle dedi.

“Ey Muhammed, senin adın anılıp ta sana salâvat getirmeyen kişinin burnu yere sürtülsün. Sonra ilave etti; “Amîn  de” ben de, “amîn” dedim.”

Sonra şöyle dedi; “Ramazan ayı girip de çıktığı halde kendini bağışlatamamış olan kimsenin burnu yere sürtülsün. Ve ilave etti, “amîn de” ben, “amîn” dedim.

Sonra şöyle dedi; anne ve babasına ya da onlardan birine ulaşıp ta ikisi kendisini cennete girdirmeyenin burnu yerde sürtülsün. Ve ilave etti, “amîn de” ben, “amîn” dedim. (bni Kesir hadislerle Kur’an-ı Kerim tefsiri 9-4720, Çağrı yayınları 1985)

             Peygamber Efendimizin teessüfüne, bedduasına maruz kalmak ne demek bunu iyi tahlil etmek gerekir. O’nun en küçük itâbının bile o itâba maruz kalanlara ne büyük felaketlere sebebiyet verdiğini şu küçük örnekten daha iyi anlıyoruz.

          İslam‘a dâvet mektubunu yırtan Perviz denilen Fars padişahına “Ya Rab nasıl mektubumu paraladı. Sende onu ve mülkünü   parça parça et”( Sahih-i Buhari,  ilim  7,).diye beddua etti. İşte bu bedduanın tesiri iledir ki, Perviz ’in oğlu Şireveyh hançer ile onu paraladı. (İbni Hişam,es-siretün-nebeviye, c:1,s:71)

        İşte bu sebeple O’nun bedduasından kaçınmak gerekir.


                                                                                                              Necdet İÇEL



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...