Ana içeriğe atla

RAMAZAN  AYINDA, ALLAH(CC)’IN RAHMETİNİN GAZABINI GEÇMESİ
            Cenab-ı Hakkın, iki türlü Esma tecellisi vardır. Cemâli tecelliler yani Allah’ın  Rahmâni  ve Rahîmî tecellileri; Celâli tecelliler ise Allah’ın Gazap ve Kahrına ait olan tecellileridir. Bir kudsî hadiste Allah(cc) şöyle buyuruyor; “Rahmetimle Gazabım yarışa çıktı, rahmetim gazabımı geçti.”(imam-ı Nevevi,Riyaz’üs-Salihin,Cilt:1,Shf:454,H.no:422)
Ramazan ayının dışındaki zamanlarda Allah (cc) Cemaliyle tecelli ettiği gibi Celaliyle de tecelli edebilir. Ramazan ayında ise Allah’ın Gazabı tamamen silinir de Ramazan ayı boyunca Cemali ile tecelli eder.
         Bu mübarek ayda adeta Allah (cc), isimleri ile değil, gazabı ile değil, zatına bakan Rahmaniyeti ve Rahîmiyeti ile tecelli ediyor ki, Ramazan- şerif, mana itibariyle işte bunu ifade ediyor. Bu noktadan bakılırsa Ramazan ayı elbette bir Rahmet ayıdır. Burada Efendimizin sözünü tekrar edecek olursak : ”Onun başı Rahmettir, ortasında mağfiret vardır; sonunda ise cehennemden kurtuluş var.”(İmam-ı Münziri,Et-Terğib vet-Terhip,Cil:2,Shf:94-95)15 Evet başındaki rahmet, ortasındaki mağfiretin  ve cehennem ateşinden kurtuluşun  görüntüsüdür. Buna göre Ramazanın başındaki rahmete erişemeyen, ortasındaki mağfiretten nasiplenemez ve sonundaki cehennemden kurtuluş nimetinden faydalanamaz. Bundan dolayı Ramazanın ilk on günü çok mühimdir.
        Ramazanın manası hakkında genel bir değerlendirme yapacak olursak Ramazan ; bir senelik günah kirlerimizi temizleyen bir sonbahar yağmuru, günahlarımızı eritip  yok eden kavurucu  bir ateş ve Allah’ın Rahmâniyetini ve Rahimiyetini ifade eden (zayıf bir hadise göre) Allah(cc)’ın isimlerinden biridir. (Elmalılı Hamdi Yazı,Hak Dini Kur’an Dini 1,643,644)

         Efendimiz aleyhisselam bir hadisinde  şöyle buyuruyor: “Kim ki Ramazanı idrak edip bu ayı nefis muhasebesi yaparak  geçirirse, Allah(cc) onun bütün günahlarını bağışlar.” (İmam-ı Münziri,Et-Terğib vet-Terhip,Cil:2,Shf:217)
       
Allah cümlemizi Ramazanın manasını tam idrak edenlerden eylesin!.
                                                                                          Necdet İÇEL



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...