EZAN VE KAMETTEN SONRA PEYGAMBERİMİZ (A.S.M)'E MAKAM-I MAHMUD'UN VERİLMESİ İÇİN YAPILAN DUA
"Gecenin bir vaktinde sana mahsus bir nafile namaz kılmak üzere uyan, belki böylece Rabbîn seni övülmüş bir makama (makam-ı mahmûda) ulaştırır."(İsrâ, 17/79).
Cabir b. Abdullah'tan gelen bir hadiste makam-ı mahmûd'a, yani, şefaate nail olmak için Hz. Peygamber (s.a.s), ümmetine şu tavsiyede bulunmaktadır:
"Kim ezanı duyduğu zaman; "Bu eksiksiz çağrının, dosdoğru kılınan namazın Rabbi olan Allah'ım; Muhammed (s.a.s)e vesileyi ve fazileti ve onu vadettiğin makam-ı mahmuda gönder" diye dua ederse, ona şefaatim gerekir, gerekli olur." (Buhârî, Ezan, 152).
Cenâb-ı Hak vaad ettiği halde, her ezan ve kametten sonra edilen mervî duada "veb-ashü makamen mahmuden illezi vaaddeh"("Muhammed'i (a.s.m.) va'dettiğin övülmüş bir makam olan şefaat makamına kavuştur." Buhari, Ezân: 8, 17. Sûrenin tefsiri: 11; Tirmizî, Mevâkît: 43; Salât: 42; Ebû Dâvud, Salât: 37; Nesâî, Ezân: 38; İbn-i Mâce, Ezân: 4; İkâme: 25; Müsned, 3:354.) deniliyor; bütün ümmet o vaadi îfa etmek için dua ederler. Bunun sırr-ı hikmeti nedir?
Bu kadar tekrar ile kat'î verilecek olan bir şeyin vermesini istemesinin sırr-ı hikmeti şudur:
"İstenilen şey, meselâ, makâm-ı mahmûd, bir uçtur. Pek büyük ve binler makam-ı mahmud gibi mühim hakikatleri ihtiva eden bir hakikat-ı âzamın bir dalıdır. Ve hilkat-i kâinatın en büyük neticesinin bir meyvesidir. Ve ucu ve dalı ve o meyveyi dua ile istemek ise, dolayısıyla o hakikat-i umumiye-i uzmânın tahakkukunu ve vücut bulmasını ve o şecere-i hilkatin en büyük dalı olan âlem-i bâkinin gelmesini ve tahakkukunu ve kâinatın en büyük neticesi olan haşir ve kıyametin tahakkukunu ve dâr-ı saadetin açılmasını istemektir. Ve o istemekle, dâr-i saadetin ve Cennetin en mühim bir sebeb-i vücudu olan ubudiyet-i beşeriyeye ve daavât-ı insaniyeye kendisi dahi iştirak etmektir. Ve bu kadar hadsiz derecede azîm bir maksat için, bu hadsiz dualar dahi azdır."
"Hem Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma makam-ı mahmud verilmesi, umum ümmete şefaat-i kübrasına işarettir. Hem o, bütün ümmetinin saadetiyle alâkadardır. Onun için hadsiz salâvat ve rahmet dualarını bütün ümmetten istemesi ayn-ı hikmettir." (bk. Said Nursi, Şualar, Altıncı Şua)
■■■■
Necdet İÇEL
Necdet İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder