Ana içeriğe atla
İLİM-İRFAN
İlim; okumakla veya görmekle veya dinlemekle veya ilhamla elde edilen malumatlardır. Bilmek ve idrak etmek manalarına da gelir.
İrfan ise; bilmek, anlayış, tecrübe ve zekadan ileri gelen zihin olgunluğu, kalbin ve ruhun sezileridir. Abdullah yeğin, Yeni Lügat. ‘irfan ‘ md.
İlim irfana aracıdır. İlimlerin sonunda irfan sahibi olmayanlar neticeye ulaşamamışlardır. İlimlerden elde edilmesi lazım gelen maksadı yakalayamamışlardır.
İlimsiz irfan, irfansız ilim insanı doğru neticeye götürmez. Öyle bir insan huzurlu olamaz.
Descartes güzel bir benzetmede bulunur: “İlim bir ağaca benzer. Metafizik bu ağacın kökleridir. Fizik gövdesi, ilim ise dallarıdır.” R. Descartes, Felsefenin İlkeleri (trc. Mehmet Karasan), s: 17, İstanbul, 1988
İlim ile irfan arasında farklar vardır:
İlim, öğrenmekle elde edilir. Dilden dile, kitaptan kitaba aktarılır. İrfan ise haddi ve hududu olmayıp gönülden gönüle yaşayarak aktarılır.
İlim öğrenmekle elde edildiğinden bir sınırı vardır. İrfan ise sınırsızdır. “Sınırsız ve Mutlak olan Zât” ile buluşturur.
İlim tefekkürle elde edilir. İrfan ise tezekkürle (Allah’ı anmak ve hatırlamak) bilinebilir.
İlim elde etmede mü’min, inkarcı ayrımı yapılmamıştır. Fakat irfan sahibi olmak için iman şarttır.
İlim ışığı kainata ulaşır. Marifetin nuru ise kainatı Yaratan’a erişir.
İlim çok yönlü olarak, ilim elde etmenin yollarına riayet ederek öğrenildiğinde insanı tefekküre sevk eder. Zekayı, zihni geliştirir. Sahibini bilgili kılar, alim yapar.
İlim kabuk, irfan ise öze ulaşmaktır.
Mevlana der ki: “Her meyvenin içi kabuğundan tatlıdır. İlim kabuk, irfan ise ruhudur,özüdür.” Mevlânâ Celâleddin-i rûmî, Mesnevî, (Terc: Tahirü’l- Mevlevî, c:1, s:33
Konfüçyüs der ki: “Herkes yer-içer, fakat pek az kişi tadı fark eder.” Konfüçyüs Düşüncesinin Temelleri, s:: 6
Hüccetü’l-İslam İmam-ı Gazalî şu önemli ifadesiyle ilim-irfan farkına dikkat çeker: “Yeryüzündeki akarsular dışarıdan atılan türlü şeylerle kirlenir. Temizliği şüphelidir. Fakat temiz suyu bulmak için derin kuyular açınız. Derinlere, daha derinlere ininiz. O zaman temiz ve berrak suya kavuşursunuz…” Gazzâlî , Ey Oğul, s: 18
Derinliğe inilmelidir ki, irfan sahibi olabilelim. Sebeplerin arkasındaki gerçeği görmelidir ki, marifet sahibi olabilelim.
Kitaplardan, satırlardan öğrenene “âlim”, mana aleminde görüp de bilene “ârif” denir.
Hem “âlim” hem de “ârif” olmamız dileğiyle…
֍
Necdet İÇEL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...