YAHUDİLİKTE KADER İNANCI:
Yahudilikte insan
iradesinin hür olup olmadığı konusunda farklı fikir ayrılıkları meydana
gelmiştir. Özellikle Cebr ve ihtiyar konusunda ki fikir ayrılıkları ateşli
tartışmalara yol açmıştır. Bu mezheplerin bazıları Cebr, bazıları irade
hürriyetini benimserken bazıları da bu iki uç noktayı uzlaştırmaya çalışmıştır.
Yahudiliğe göre, eğer
Allah insana bazı emirler vermiş ve bunları uygulamasına göre mükafat ve
ceza vaat etmiş ise, hiç şüphesiz ona bu hareketleri yapma ve yapmama gücünü de
vermiştir.
Tevrat’ta şöyle bir ayet var. “Önüne hayatı ve ölümü koydum. Bu sebeple kendine hayatı
seç.” veya başka bir yerde “Bu sizin elinizle oldu.” Şeklinde ifade edilmiş.
Allak kadir-i Mutlaktır.
Ferde verdiği iradeyi ona nasıl kullanacağını da bilir. Çünkü Allah’ın ilmi,
insanların hareketleri sonucu değildir. O her şeyi ezelden bilmektedir. İnsan
hiçbir zaman Allah’ın bilgisine aykırı edemez. Ama bu hiçbir zaman onun
hareketlerini Allah tayin ediyor anlamına gelmez.
Yahudilikte irade
hürriyeti bir prensip olarak kabul edilmiştir. Bu konudaki genel anlayış,
ebedi mutlu bir hayat ve azap yalnızca insanın iyi veya kötü davranışlarına
bağlıdır.Yani hem iyiliği hem de kötülüğü yapabilen insan iradesi tamamıyla
serbesttir. Her şey önceden bilinmiş bunun yanında özgürlükte verilmiştir.
Yahudi imamlarının genel kanısı
“iman ederiz ki yaratan, insanın bütün hareketlerini ve
onun bütün düşüncelerini bilir.” şeklinde
iman esası olarak kabul görmüştür. Yahudi mezheplerinde kader konusundaki
düşünceleri kısaca ele alalım.
Burada karşımıza üç mezhep çıkmaktadır.
Bir: Ferisiler.
İki: Sadukiler.
Üç: Esseniler’dir.
Ferisiler, her şeyin Allah tarafından önceden
tayin edildiğini fakat bununla birlikte, insanın iyi ve kötü hakkındaki karalarının
da iradeden mahrum olmadığını savunmuşlardır. Ayrıca fert gibi
cemiyetinde kaderi, insana değil Allah’a bağlıdır. Yahudi halkının mesud veya
bedbaht olması, insanın kudreti, insanın hikmeti veya yiğitlikte değil,
Allah’ın mutlak kudretiyle gerçekleşir.
Her şey, mutlak
kudretiyle O’nun ezeli iradesine göre olur. İnsan fert olarak hareketlerinde
sorumlu olduğu gibi, insanlardan meydana gelen topluluğunda, bir sorumluluğu
vardır. Bu inancı Yahudi alimleri şu şekilde özetliyorlar: “Her şey önceden görülmüş
bilinmiş fakat özgürlükte verilmiştir. Her şey Allah’ın gücüne bağlıdır.
Yukarıda hükmedilmedikçe, bu dünyada bir insanın parmağı bile incinmez.”
Şeklinde özetlemişlerdir.
Ferisiler, Allah’ın
önceden tayin ve tespit fikriyle insanın özgür iradesini uzlaştırmaya
çalışmaktadırlar. Bir taraftan ferdi ve toplumun kaderi, Allah’a bağlı
iken, diğer bir taraftan insan ve topluluğu sorumlu tutulmaktadır.
Sadukiler: Allah’ın kulların fillerine herhangi
bir müdahalesini kabul etmemektedirler. Aksine bu dünyadaki bütün olayların
şansa bağlı olduğunu ve ilahi belirlemenin mümkün olmadığını belirlemişlerdir.
Yine bunlar insanın istikbalini Allah’a bırakmayarak, insanın kaderi kendi
ellerinde olduğunu savunmuşlardır. Sadukiler, sadece insanın hür iradesini ve insanın
sorumluluğunu benimsemişler.
Esserniler: Yahudi mezhepleri içinde iradeyi red
eden mezheptir. İddaları şu şekildedir. “İnsanlar daha doğmadan aydınlık veya
karanlık taraflarından birine aittir. Kaderleri ebediyen tespit edilmiştir. Bu
yıldızlarda da yazılmıştır. Kader her şeyin başıdır. “Essenilerin dua
kitaplarında, Allah’ın kadir-i mutlaklığı yanında, insanın hiçliği
belirten birçok pasaj içeriyor. İnsanın kaderi tamamen Allah’ın elindedir.
Yahudi mezheplerindeki bu
tartışmalar, Hıristiyanlığın doğuşuna kadar devam etmiştir. Bu tartışmalar
içinde Yahudilikte birkaç mezhep daha ortaya çıkmıştır.
Bunlardan birisi,
“Karaim” denilen nass yanlılarıdır. Dini naslara harfi harfine bağlı
olanlardır. Bu mezhep Cebr görüşünü benimsemiştir.
Bir başka mezhep ise
“Rabbaniyyun”dur. Bunlarda insanın hür iradeye sahip olduğunu savunmaktadırlar
■■■
MUSEVİLİKTE KADER
Musevilik dininde kader
inancı diğer dinlere göre bir parça değişiklik gösterir, Museviliğe göre bir
insanın kaderi, tüm hayatı boyunca baştan yazılmaz ve bir yıl önceki hâl ve
hareketlerine göre yıllık olarak yazılır. Bir yıl boyunca iyi ve hayırlı işler
işleyen kişilerin kaderi bir yıl sonrası için iyi yazılır.
Bir Musevi, Musevi Yılbaşısı olan Roşaşana ile Yom Kipur arasındaki 10 gün boyunca bir vicdan muhasebesi yapar ki buna İbranice teşuva adı verilir teşuva İbranice'de geriye dönme anlamına gelir. On gün boyunca, o yıl içinde yapılan tüm hatalı davranışlar gözden geçirilir insanlara karşı yapılan haksızlıklar için Tanrı'dan af dilemek yetmez, o insanlardan da özür dilenmeli ve helalleşilmelidir Tanrı'ya karşı işlenen suçlar içinse tövbe edilir.
9. günün akşamı güneş batmadan bir saat önce Yom Kipur orucuna başlanır. 26 saat aralıksız sürecek olan oruç boyunca çeşitli tövbe duaları edilir. 26. Sonunda orucun bittiğini balirten Şofar (boru) çaldığında, Tanrı'nın gelecek için insanların yeni kaderderlerini yazdığına inanılır.
Bir Musevi, Musevi Yılbaşısı olan Roşaşana ile Yom Kipur arasındaki 10 gün boyunca bir vicdan muhasebesi yapar ki buna İbranice teşuva adı verilir teşuva İbranice'de geriye dönme anlamına gelir. On gün boyunca, o yıl içinde yapılan tüm hatalı davranışlar gözden geçirilir insanlara karşı yapılan haksızlıklar için Tanrı'dan af dilemek yetmez, o insanlardan da özür dilenmeli ve helalleşilmelidir Tanrı'ya karşı işlenen suçlar içinse tövbe edilir.
9. günün akşamı güneş batmadan bir saat önce Yom Kipur orucuna başlanır. 26 saat aralıksız sürecek olan oruç boyunca çeşitli tövbe duaları edilir. 26. Sonunda orucun bittiğini balirten Şofar (boru) çaldığında, Tanrı'nın gelecek için insanların yeni kaderderlerini yazdığına inanılır.
■■■■■■■■■■■■■■■■■■
Necdet İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder