Ana içeriğe atla
ZİKİR KELİMESİNİN KUR’ÂN-I KERÎM’DE GEÇEN MÂNÂLARI (2)
Kur’ân-ı Kerîm’de zikir; Kur’ân okumak, Allah’ın bütün semâvî kitapları, ilim, anmak, hatırlamak, yâd etmek, nasihat, tefekkür, düşünüp idrak etmek, namaz, ders, ibret, vahiy, öğüt, Cuma namazı ve hutbe, irşad, şan-şeref, uyarı ve hatırla” mânâlarına gelir.
1-ZİKİRDEN MAKSAT KUR’ÂN-I KERÎM’DİR
“İşte bu da sana indirdiğimiz kutlu bir mesajdır. Hal böyle iken siz onu inkâr mı edeceksiniz?”(Enbiyâ: 50)
“Hiç şüphe yok ki o zikri, Kur’ân’ı Biz indirdik, onu koruyacak olan da Biz’iz.” (Hicr: 9)
2-ZİKİR, ALLAH’IN BÜTÜN SEMÂVÎ KİTAPLARIDIR (ÖZELLİKLE ZEBUR)
“Şu kesindir ki Biz Zikir’den (Tevrat’tan) sonra Zeburda da: "Dünyaya salih kullarım varis olacaklar. Dünya onlara kalacak" diye yazmışızdır.” (Enbiyâ:105)
3-İLİM VEYA BİLENLER MÂNÂSINDADIR
“Biz senden önce de, ancak kendilerine vahiy gönderdiğimiz birtakım erkekleri peygamber gönderdik. Şâyet bilmiyorsanız, bunu bilenlere sorunuz.” (Enbiyâ:7)
4-ANMAK, HATIRLAMAK MÂNÂLARINDA DA KULLANILIR
“Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!” (Bakara:152)
“Bununla beraber yine de hatırlatıp öğüt ver! Zira gerçeği hatırlatıp nasihatte bulunma, inananlara ve inanacaklara fayda verir.” (Zâriyat:55)
5-NASİHAT MÂNÂSINDA KULLANILMIŞTIR
“O halde öğütün fayda vereceği ümidiyle sen nasihat et! Allah’a saygı duyacak olan, nasihati düşünüp ders alır. Ama pek bedbaht olan ise ondan kaçınır. Böyle olanlar âhirette, en büyük ateşe girer. Orada artık ne ölür, ne de rahat yüzü görür. Kendisini kötülüklerden arındıran, Rabbinin adını anıp namaz kılan, felaha erer.” (Â'lâ: 9-15)
6-TEFEKKÜR MÂNÂSINDADIR
“Onlar ki Allah’ı gâh ayakta divan durarak, gâh oturarak, gâh yanları üzere zikreder, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler ve derler ki: "Ey Yüce Rabbimiz! Sen bunları gayesiz, boşuna yaratmadın. Seni bu gibi noksanlardan tenzih ederiz. Sen bizi o ateş azabından koru!” (Âl-i İmrân: 191)
“Tefekkür ederek ders almak veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü peş peşe getiren O’dur.” (Furkan; 62)
7-ZİKİR, DÜŞÜNÜP İDRAK ETMEK VE DERS ALMAKTIR
“Bu İslâm yolu Rabbinin dosdoğru yoludur. Düşünüp idrâkini kullanan kimseler için âyetlerimizi iyice açıklamış bulunuyoruz.” (En'âm; 126)
“İşte bu Kur’ân insanlara beliğ bir tebliğdir, ta ki onunla uyarılsınlar, ta ki Allah’ın tek İlah olduğunu bilsinler. Ve ta ki aklı ve vicdanı temiz olanlar, düşünüp ders alsınlar.” (İbrahim;52)
8-ZİKİR AYNI ZAMANDA NAMAZ MÂNÂSINDADIR
“Muhakkak ki Ben’im gerçek İlah. Benden başka yoktur ilah. O halde sen de yalnız Bana ibadet et! Beni anmak için namaz eda et!” (Tâhâ;14)
“Sana vahyedilen kitabı okuyup tebliğ et, namazı hakkıyla ifa et. Muhakkak ki namaz, insanı, ahlâk dışı davranışlardan, meşrû olmayan işlerden uzak tutar. Allah’ı namazla anmak, elbette en büyük fazilettir. Allah bütün işlediklerinizi bilir.” (Ankebut; 45)
9-DERS MÂNÂSINDA DA KULLANILIR
“Kendilerine gelen bu şanı yüce dersi inkâr edenler elbette cezadan kurtulamazlar. Halbuki o eşsiz ve pek kıymetli bir kitaptır.” (Fussilet; 41)
11-İBRET MÂNÂSINDADIR
“Gündüzün iki tarafında, gecenin gündüze yakın saatlerinde namaz kıl. Zira böyle güzel işler insandan uzak olmayan günahları silip giderir. Bu, düşünen ve ibret alanlara bir nasihattır.” (Hud; 114)
12-VAHİY MÂNÂSINDADIR
“İşte onlar Allah’ın hidâyet verdiği kimselerdir. Sen de onların yolundan yürü ve de ki: "Ben risaleti tebliğden dolayı sizden bir ücret beklemiyorum. O, bütün milletler için bir öğütten, irşaddan ibarettir.” En'âm; 90
12-ÖĞÜT MÂNÂSINDADIR
“İşte bu, bir öğüttür, bir uyarıdır. Artık dileyen Rabbine varan yolu tutar.” (insan; 29)
13-CUMA NAMAZI VE HUTBESİ MÂNÂSINA GELİR
“Ey iman edenler! Cuma namazına ezan ile çağırıldığınız zaman derhal Allah’ı zikretmeye (hutbe ve namaza) gidin, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.” (Cuma; 9)
14-İRŞAD MÂNÂSINDADIR
“Şüphesiz o müttakiler için bir irşaddır.” (Hakka: 48)
“İşte böyle... Sen insanları irşada devam et! Zaten senin görevin sadece irşad edip düşündürmektir.” (Ğaşiye: 21)
15-İSMİ ANILMAK, ŞAN VE ŞEREF MÂNÂSINDADIR
“Hem senin şanını yüceltmedik mi?” (İnşirah: 4)
“Bu Kur’ân hem sana, hem milletine güzel bir namdır, şereftir. İleride ondan dolayı sorguya çekileceksiniz.” (Zuhruf: 44)
16-UYARI MÂNÂSINDADIR
“Biz onların aykırı iddialarını pekiyi biliyoruz, ama sen onları kuvvet kullanarak imana getirecek bir zorba değilsin. Sen sadece uyaran bir elçisin. Senin yapacağın iş, sadece tehdidimden endişe edecek kimseleri Kur’ân ile irşad etmektir.” (Kaf: 45)
16-HATIRLA MÂNÂSINDADIR
Kur’ân-ı Kerîm’de “zikir” kelimesinden türeyerek emr-i hazır şeklinde ifade edilen “hatırla” ifadeleri pek çok âyet-i kerîme’de ve müteaddit surelerde geçmektedir. Bir misal verecek olursak;
“Kitapta İbrâhim’i de an. O gerçekten özü sözü doğru biri idi, yani bir peygamberdi.” Meryem: 41

Necdet İÇEL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...