Ana içeriğe atla
KAZA VEYA NAFİLE OROÇLARDA YANLIŞLIKLA BİRŞEYLER YERSEN BOZULUR MU?
Değerli ve faziletli kardeşim,
Ebu Hüreyre Radiyallâhu Anhın rivayet ettiğine göre Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
“Biriniz oruçlu iken unutarak bir şey yiyip içer, sonra da hatırlarsa orucunu bozmayıp tamamlasın. Çünkü ona Allah yedirmiş ve içirmiştir.” (Darimi, Savm: 23; Müslim, Sıyam: 171)
Cenab-ı Hak, unutarak yapılan hatalardan dolayı insanı sorumlu tutmamaktadır. Çünkü bunda kulun bir tesiri yoktur. Oruçta da böyledir. Unutarak doyasıya yemek yense, kanasıya su içilse, hatırlanmadıkça oruca bir zarar vermez. Hatırlandığı an hemen ağzın çalkalanması gerekir.
Bu hüküm farz oruçlar için olduğu gibi, kaza ve nafile oruçlar için de geçerlidir. Çünkü farz orucu da, nafile orucu da bozan haller aynıdır.
Nafile oruçla ilgili bu meseleyi açıklayıcı mahiyette şöyle bir hadis rivayet edilir:
Ümmü İshak Radiyallâhu Anhâ, Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin huzurunda bulunuyordu. Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Veselleme bir kapta tirit getirdiler. Zülyedeyn Radiyallâhu Anh de oradaydı. Peygamberimiz, Ümmü İshak Radiyallâhu Anhâ etli bir kemik verdi.
Zülyedeyn, “Ey Ümmü İshak bundan ye!” dedi.
Ümmü İshak diyor ki:
O anda oruçlu olduğumu hatırladım. Adeta elim tutuldu. Elimi ne uzatabiliyordum, ne de çekebiliyordum. Bunun üzerine Peygamber Sallallâhu Aleyhi Vesellem “Ne oldu sana?” diye sordu.
“Oruçluydum, unuttum” dedim.
Zülyedeyn, “Doyduktan sonra mı aklına geldi?” dedi.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu:
“Orucunu tamamla. Bu ancak Allah’ın sana gönderdiği bir rızıktır.”(Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, 9:457)
●●●●●
Necdet İÇEL

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

                                  HURÛF-EBCED-CİFİR Harflerle rakamlarda tabiat ve hadiseleri etkileme gücünün bulunduğu veya bunların gaybdan haber vermede yararlı olduğu iddiasına dayanan sözde bir ilim. Literatürde daha çok ilmü’l-hurûf olarak geçmektedir. Gizli anlamlar içerdiği kabul edilen harflerin insana ve tabiata tesir ettiği inancına eski Mısır, Yakındoğu ve Hint uygarlıklarında, daha sonraları yahudi, hıristiyan ve İslâm kültürlerinde rastlamak mümkündür. Grek filozofları arasında da bu telakki zaman zaman kabul görmüştür. Nitekim Pisagor , âlemin ilk prensibinin aralarında bir düzen ve uyum bulunan sayılar olabileceğini ileri sürmüştür. Kaynaklarda Aristo’nun bile sayı ve harflerin esrarıyla ilgili bir eser yazdığı kaydediliyorsa da Arapça’da Kitâbü’s-Siyâse fî tedbîri’r-riyâse denilen bu kitabın uydurma...
                         BEŞİNCİ LEM’A   “…HASBÜNALLÂHU VE Nİ’MEL VEK Ȋ L” (Âl-İ İmran:173)        “Onlar (o mü’minler) öyle kimselerdir ki, halk kendilerine; ‘Düşmanınız olan insanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun!’ dediklerinde, 
 bu söz onların imanlarını arttırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir! dediler.” 
 (Âl-i İmrân:173) Üstad hazretleri Risale-i Nur’u te’lif ederken bazı yerleri isim verdği halde telif etmemiştir.Bunlardan birtanesi de 5.Lem’adır.Keşke 5.Lem’ayı te’lif etseydi ve İbrahim aleyhisselâmın “ hasbî ve halîl olma” kahramanlığını bütün yönleriyle öğrenme şansına sahip olabilseydik. Çünkü bizim mesleğimiz (21.Lem’ada da anlatıldığı gibi) haliliyedir.Halil olan da ‘Halilullah’ makamının sahibi Hz.İbrahim aleyhisselâmdır. Halîlullah olan (Allah’ın dostu) İbrahim aleyhisselâm, hasbî’ni...
HELÂK OLMA SEBEPLERİ Hz. Nuh aleyhisselam devrinden günümüze kadar pek çok kavimler helâk olmuşlardır. Allah onların yerine başkalarını getirmiş ve bu kanun sünnetullah olarak, cebri determinizm içerisinde devrimize kadar devam etmiş gelmiştir. Aynı sebepler aynı sonuçları doğurur prensibiyle diyebiliriz ki, daha önceki kavimleri helâk eden sebepler ne ise, bugün de aynı sebepleri yaşayanların da sonuçları benzeri gibi olacaktır. Allah’ın gücü, kavimleri helâk ettiği gibi aynı sebepleri yaşayan bugünkü toplumları helâk etmeye de gücü yeter: “De ki: Allah’ın gökten ve yerden size azap göndermeye gücü yeter…” (En’am:65) Allah kavimlerin başına felâketler gönderirken -hâşâ- Onlar’a zulmetmez: “Şüphesiz ki, Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar kendilerine zulmederler…” (Yunus:44) Helâk olanlar şu sebeplerle helâk olmuşlardır: Helâk olmanın en önemli ve birinci sebebi bütün çeşitleriyle zulümdür. Özellikle idareciler halkına zulmediyorlarsa felâketleri...