MU’CİZE
Mu‘cize, sözlükte “bir şeye güç yetirememek” anlamındaki acz kökünden türeyen mû’cizin (âciz bırakan) isim şeklidir.
Kur’an’da mû’cize kelimesi yer almamakla birlikte acz kökünden fiil ve sıfat kalıpları “âciz kalmak; güçsüz bırakmak; Allah’ın âyetlerini yalanlamak amacıyla yarışmak” mânalarında yirmi bir âyette geçer. (Muhammed Fuat Abdulbâkî, el-Mu’cemu’l-Müfehres, (acz) maddesi.)
Hadislerde de mû’cize kelimesi görülmemekte, fakat acz kökünden türeyen çeşitli kavramlar sözlük anlamında kullanılmaktadır. (Wensinck, el-Mu’cemü’l-Hadîs, (acz)maddesi)
Kur’ân-ı Kerîm’de peygamberlerin Allah tarafından gönderilmiş gerçek elçiler olduğunu kanıtlayan hârikulâde olaylar çok defa âyet (âyât) kelimesiyle ifade edilmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm’de peygamberlerin Allah tarafından gönderilmiş gerçek elçiler olduğunu kanıtlayan hârikulâde olaylar çok defa âyet (âyât) kelimesiyle ifade edilmiştir.
Hz. Sâlih’in dişi devesi (A’raf:73), Hz. Mûsâ’nın asâsı ile parıltılı eli (A’raf:106-108; Hüd:96; Kasas:31-32,35), Hz. Îsâ’nın gösterdiği olağan üstü hadiseler (Âl-i İmran:49-50) ve inkârcıların peygamberlerden mû’cize talepleri genellikle bu kelime ile anlatılmıştır.
Ayrıca beyyine /A’raf:73), burhân, sultân (Kasas:32; Nisa:153; Hûd:96), hak (Yunus:76) ve furkān da (Bakara:53) Kur’an’da yer yer mû’cize anlamında kullanılmıştır.
Hadislerde de peygamberlik delilleri umumiyetle âyet kelimesiyle ifade edilmiştir.
Mu’cizenin tarifinde farklı farklı kayıtlar ve şartlar ifade edilmiştir. Kelam alimleri mu’cizenin tarifinde tam ittifak edemese de, hepsinin birleştiği şartlar da vardır.
Necdet İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder