İKİNCİSİ: MİRACI HAZIRLAYAN SEBEPLERDEN BİRİSİ; O’ NUN (SAS) İBADETİ (5)
Miracı hazırlayan faktörlerden ikincisi de: Efendimiz’in (sas) çok derin kulluğu ve Allah (cc) ile münasebetinin çok derin olmasıdır. İbadetten maksat, sadece namaz değildir. Zira namaz ibadetlerin sultanıdır. Mirac da farz kılınmıştır, ama Efendimiz (sas) miraca kadar yani namazın farz olacağı zamana kadar dahi, Allah’a karşı müthiş bir ibadet yapıyordu.
İbadet, Allah’ın emrettiği şeylere itaat, nehyettiği şeylere karşı da sakınmak demektir. O peygamberliğinden önce dahi, ibadet yapardı. Cahiliye Dönemi’nde insanlar münkerâtın içinde yaşarken, Efendimiz’in cahiliyyesi olmadı. Azığını alarak Hira Mağarası’na çekiliyor ve orada Hanîf dini üzere Allah’a kulluk ediyordu. Hâdisin ifadesiyle; taabbüd ve tahannüs yapıyordu. (El lü’lü Mercan, M. Fuad Abdülbaki, c: 1, sf: 32, H. No: 99)
Peygamberlik kendisine verilince Cibril-i Emin önde imam, Efendimiz (sas) arkada, Hatice-i Kübra Validemiz de onun arkasında cemaat oluşturarak Allah’a ibadet ediyorlardı. (Muhammed Asım Köksal, İslam Tarihi, Mekke Devri Shf: 138–139) Derin mi derin bir ibadeti vardı. İbadet çekirdeği neşv-ü nema buldu. Semavat âlemlerine kadar dal budak saldı. Sonuçta miraca yükselmesine sebebiyet verdi. Ayet-i Kerimede kulluk yönüyle ele alınmıştır ki: “Biabdihî” (İsra Suresi: 1) denilmiştir. Abd kelimesi yerine “Birasûlihî” veya “Binebiyyihî” denilebilirdi. Fakat özellikle kulluk, âbd buudundan ele alarak Allah (cc) böyle bir mu’cizeyi Kulu ve resulü üzerinde tahakkuk ettirmiştir.
Mütevatir hadislerde miracla ilgili bilgiler vardır. Necm Suresi’nde de miracla ilgili çok önemli malûmat vardır. Semâvat âlemine, seyr-ü sefer esnasında yedi kat çıkmış ve her katta değişik peygamberlerle görüşmüştür. Bu görüşmenin vuku bulması Peygamberimiz’in (sas) her makamı arkasında bırakıp, daha yukarılara çıkması ve hiçbir Peygamber’in çıkamadığı o muallâ makama, sidre-i müntehaya çıkmış olmasıyla önemlidir.
Sırasıyla görüşmüş olduğu peygamberleri mütevatir bir hadiste Peygamberimiz beyan ediyor. Birinci kat semada Hz. Âdem’le (as), ikinci kat semada Hz. İsa ve Zekeriyya (as) ile görüştü. Üçüncü kat semada Yusuf (as) ile dördüncü katta Hz. İdris (as) ile beşinci katta Hz. Harun’la (as), altıncı katta Efendimiz’in (sas) makamına yakın olan “Kelimullah” ünvanı ile namdar olan Hz. Musa (as) ile görüştü. Yedinci katta ise Cedd-i emced ve eşrefi olan mübarek ve muazzez dedesi, Hz. İbrahim (as) ile görüştüğünü ifade eder. (M.Fuad Abdülbaki, El lü’lü-ü vel- Mercan, C:1, Shf:36, İman, H.No:103) Bütün makamları geçerek yükselmesi şu ayeti kerimeyle bağlantılıdır: “Biz senin şanını da yücelttik” (İnşirah Suresi: 4) ile serfirazdır.
Hz. Muhammed (sas) peygamberlik minaresinin şerefesine namzet olan birisidir. Her peygamber âdeta o minarede bir basamaktır. Hz. İsa’ya kadar basamak tamamlanmış Hz. Peygamberimiz (sas) ile şerefe meydana gelmiştir. Mirac da, semâvat âleminde, Peygamberimiz (sas) âdeta basamaklara basa basa daha ileriye çıkıp, peygamberlik minaresinin şerefesinde topyekün insanlığa karşı büyük hakikatleri anlatmak ve Allah’a davet etmek için, o muallâ makama, Allah’ın inayeti ve Keremiyle yükselmiştir. Necm Suresi’nde geçen Sidre-i müntehaya yükselmiştir ki “Onun bir başka inişini sidretul munteha’nın yanında görmüştü.” (Necm Suresi:14) ayeti bu makamı belirtir. Sidre-i Münteha, Elmalılı Hamdi Yazır’a göre: Âlem-i şehâdetden âlem-i gayba geçildiği noktadır. Efendimiz (sas), son noktaya kadar yükselmiş, daha ileriye gitmiş ve sonra da kab-ı kavseyne yükselmiştir. Kab-ı kavseyn; iki kavsin birleştiği yer demek olup devrimizde büyük âlim Bediüzzaman tarafından: “İmkân vücub arası” (Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, shf: 525) olarak tefsir edilmiştir.
***
Necdet İÇEL
Yorumlar
Yorum Gönder