Ana içeriğe atla

Kayıtlar

KÖR GÖZLERE.. SAĞIR KULAKLARA... HİZMET NEDİR? TARİFİ NASILDIR?

En son yayınlar
İKİNCİSİ: MİRACI HAZIRLAYAN SEBEPLERDEN BİRİSİ; O’ NUN (SAS) İBADETİ (5) Miracı hazırlayan faktörlerden ikincisi de: Efendimiz’in (sas) çok derin kulluğu ve Allah (cc) ile münasebetinin çok derin olmasıdır. İbadetten maksat, sadece namaz değildir. Zira namaz ibadetlerin sultanıdır. Mirac da farz kılınmıştır, ama Efendimiz (sas) miraca kadar yani namazın farz olacağı zamana kadar dahi, Allah’a karşı müthiş bir ibadet yapıyordu. İbadet, Allah’ın emrettiği şeylere itaat, nehyettiği şeylere karşı da sakınmak demektir. O peygamberliğinden önce dahi, ibadet yapardı. Cahiliye Dönemi’nde insanlar münkerâtın içinde yaşarken, Efendimiz’in cahiliyyesi olmadı. Azığını alarak Hira Mağarası’na çekiliyor ve orada Hanîf dini üzere Allah’a kulluk ediyordu. Hâdisin ifadesiyle; taabbüd ve tahannüs yapıyordu. (El lü’lü Mercan, M. Fuad Abdülbaki, c: 1, sf: 32, H. No: 99) Peygamberlik kendisine verilince Cibril-i Emin önde imam, Efendimiz (sas) arkada, Hatice-i Kübra Validemiz de onun arkasında cemaa...
Mİ’RACI HAZIRLAYAN SEBEPLER (4) BİRİNCİSİ: Efendimiz’in (sas), Çilesi: Hz. Muhammed’in (sas) çile ve ıstırap boyutunun had safhada olmasıdır. Bu mucize gerçekleşmeden önce Hz. Peygamberimiz Mekke-i Mükerreme’deki o müthiş sıkıntılara, çilelere ve ıstıraplara maruz kaldı ki, Hz. Nuh dokuzyüzelli yıllık sürede o sıkıntıyı çekmedi, Hz. Musa upuzun nübüvvet döneminde o kadar korkunç çileye maruz kalmadı. Efendimiz’in (sas), çekmediği sıkıntı, hissetmediği acı kalmadı. Ağır şartlar içinde büyük davasına layık olmaya çalışıyordu. İnsana ve cinne peygamber olarak gönderildi. Davasını duyurmak için yakın akrabasından başladı. Fakat akrabaları, amcaları düşman ve çevresi de taraflı bakış açısına sahip bir kitle içerisinde idi. Davasını Mekke’ye anlatacak, hicret bölgesine anlatacak, Asya’ya ve bütün dünyaya duyuracaktı. Bi’set’ten onbir, oniki sene geçmesine rağmen arkasında bir avuç cemaat ancak vardı. Bu durumun sürekli sıkıntısını, derdini ve ıstırabını çeken Peygamberimiz (sas) davası...
BATILI’NIN MU’CİZELERE BAKIŞI (3) Batıda Hz. İsa’nın mu’cizelerini inkâr edenler, akıl ve mantıkla bunları tevil etmeye çalıştılar, tabiattaki cari kanunlarla, sebeplerle bunları çözmek istediler. Fakat bu çalışma da başarılı olamayan ve izahını bulamayan inkâr yolunu seçti. Mevcut ilmi kıstaslar içinde bir insanın semalara gitmeye imkânı yoktur. Öyleyse ya tevil edecekler ya da inkâra sapacaklardır. (Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, c:4,shf:98–99) Batıda David Hume’un mucizeleri inkârı karşısında (Davit Hume, İnsan Zihni Üzerinde Bir Araştırma, shf:172,173, Tercime: Selmin Evrim) Avrupalı H. Poinjare ve Jean gibi kimseler Hz. İsa’nın mucizelerini anlatmak için, bir türlü tevile girmişler, tekellüflere düşmüşlerdir. (Sir James Jean, Esrarlı Kâinat, Shf:2–11–12, Tercüme: Salih Murat Uzdilek) Meselâ; bir insan hava da uçar mı? Hz. İsa semaya yükselmiş, fakat tabiat kanunları içinde bu olayın vukuu mümkün mü? Hz. İsa’nın (as) bu mucizesini inkâr ederek, Edikton ve Jea...
Mİ’RAC’IN TARİFİ (2) Din-i mübin-i İslam’da anlaşılan miracın tanımı şöyledir: Hz. Muhammed’in (sas), Allah’ın lütfu, inayeti ve keremiyle Mescid-i Haram’dan alınıp Mescid-i Aksa’ya getirilmesi(İsra:1) orada peygamberlerin ervahına imam olduktan sonra(İslam Tarihi, M. Asım Köksal, Mekke Devri, Shf:308) semâvat âlemlerine seyr-ü sefer yaptırılıp O âlemlerde Cenab-ı Hakk’ın ifadesiyle “Büyük ayetleri” (İsra Suresi: 1; Necm Suresi: 18) görmesi ve seyr-ü seyahat yaparak Sidret’ül Müntehaya çıkması, (Necm Suresi: 14) kab-ı kavseyn’e ulaşması, (Nemc Suresi: 9) oradan da cennete götürülmesi, (İslam Tarihi, M. Asım Köksal, Mekke Devri, Shf: 312) bu safhadan tekrar geriye döndürülmesi ve Mescid-i Haram’a indirilmesiyle son olan bir mucizedir. (Elmalılı M.Hamdi Yazır Hak Dini Kur’an Dili C: 5, Shf: 276) Mi’rac Mu’cizedir, Sebepler Üstüdür: Mirac; Allah’ın yarattığı bir mucizedir. Allah’ın gücü ile yaratıldığından dolayı biz onu rahatlıkla kabulleniyor ve inanıyoruz. Fakat bu olayı sebepler...
ÜSTAD BEDİUZZAMAN’IN NAMAZI Yakın talebeleri Bediüzzaman Said Nursi’nin namazını anlatıyor Üstadın, kendisini ziyarete gelenlere bulunduğu nasihatlerden birisi de namazdır. Namaz dinin direğidir ve külli bir ubudiyettir. İmandan sonra gelen ve terk edilmesi mümkün olmayan bir ibadettir. Terk edilmesi halinde de büyük bir cezayı gerektirir. Risale-i Nur Külliyatı içerisinde namazla, ubudiyetle ve namazın beş vakte tahsisi ile alakalı özel risaleler mevcut olduğu gibi külliyatın birçok yerinde namaz ve ibadet hakikatini hatırlatan bahislerden vardır. Üstadın ziyaretine gelenlere tavsiyeleri yanında bir de nasıl bir teslimiyet ve halet-i ruhiye içerisinde namaz ibadetini eda ettiği de merak konusu ve örnek alınması gereken bir husustur. Yusuf Dehri Üstadı ziyarete vardığında namaz konusunda; namazları vaktinden evvel hazırlıklı karşılamayı, yani namaz vaktinden önce abdestli olmayı, namazı abdestli karşılamayı” tavsiye ettiğini söylüyor. (Son Şahitler, 4.Cild, s:266) Uzun bir...
BÜYÜK ÜSTAD’IN AZİZ HATIRASINA Bediüzzaman, İslâm âleminin ufkunu kapkara bulutların kuşattığı ve gecenin zifiri karanlığıyla şahlanıp "buğulu bir cama güneşi çizerek" yüreklerdeki ümit güneşinin uyanmasını sağlamış ve "aktif direniş"iyle ümit tomurcuklarının yeşermesine zemin hazırlamış bir dava adamıdır. Aziz Üstâd'ın hayatını ve mefkûresini dramatize etmek doğru olmaz. Çünkü duygusallık, onun uğruna saçları adedince başı olsa koyabileceği ve onları anlatma uğrunda bir ömrü fedâ ettiği meselelerin ciddiyetiyle tezat oluşturur. Bediüzzaman Hazretleri, çağına yön veren en önemli sîmadır. Sâde yaşantısının aksine, oldukça renkli, derin ve girift bir dünyası, karakteri vardır. O, kendi çağının en ciddi düşünürüdür. Tarihin akışına kapılan biri olarak değil, tarihin akışına yön veren onurlu bir adam olarak yaşamış ve bunu da asla bir fahirlenme vesilesi olarak kullanmamıştır. Bugün yeryüzünde milyonlarca inanmış insan onun eserlerinden feyiz almakta ve bin...