Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
        EHLEN VE SEHLEN EY MERMAMET SULTANI Allah (c.c) Rahmân ve Rahîm’dir. Gafûr ve Rahîm’dir. Hz. Muhammed aleyhisselam da, Allah’ın Rahmâniyeti’ne, Rahîmiyeti’ne, Gafûr ve Gaffâr oluşuna, Raûfiyeti’ne tam ayna ve yeryüzünde Allah’ın bu isimlerinin timsal-i münevveridir. Aslında O, Allah’ın zâtına bir mir’ât-ı mücellâdır. Zâtına mir’ât edindin zatımı Bile yazdın adın ile adımı   (Süleyman ÇELEBİ ) ifadesi de bu gerçeğe dikkat çeker. Allah’ın zâtî isimlerinin insanlara isim olarak konması caiz olmamasına rağmen, Allah (c.c)   bu iki zâtî ismini tövbe suresinin son âyetlerinde bizzat kendisi Hz. Muhammed aleyhisselâm koymuş;  “Şanım hakkı için size bir Resul geldi ki: kendinizden, gâyet izzetli, zorlanmanız ona ağır geliyor, üstünüze hırs ile titriyor, mü'minlere raûf, rahîmdir.” (Tevbe:128) buyurmuştur. “Merhamet varlığın ilk mayasıdır. Onsuz, her şey bir bulamaç ve kaostur. Her şey merhametle var olmuş, merhametle varlığını...
           Halkını Nefsine Tercih eden LİDER Lider  halkı için yaşar. Halkı açsa o da açtır. Hatta o, halkının tok olması için aç kalmaya razı olur. O, milletinin selâmeti, tokluğu için fakir kalmayı arzular ve öyle de yapar. O, râiyetinin âhiret saadeti için cehenneme gitmeğe razı olur. Gerçek lider halkını nefsine tercih eder. Gerçek lider, yemez yedirir, içmez içirir ve başkaları için yaşar. “Hayatım da sizin içindir ve hayırlıdır, mematım da siziz içindir ve hayırlıdır” ( Aclunî, c:1, s:368 ) diyen ve öyle yaşayan bizim gerçek liderimizdir. Ebû Hureyre anlatıyor;  “Bir gün Allah Rasûlü’nün yanına gittim. Namazı oturarak kılıyordu. Namazını tamamlayınca: “Ya Resûlallah hasta mısınız?” diye sordum. “Hayır, açlık!. Ya Eba Hureyre,” dedi. Ağlamaya başladım. Kâinat, kendisi için yaratılmış, Allah’ın en sevgilisi, açlık ve gıdasızlık sebebiyle ayağa kalkacak gücü olmadığından namazını oturarak kılıyordu. Benim ağladığımı görünce tese...
 LİDER Lider; karizması ile ortaya çıkar. Lider; değiştirmeye, geliştirmeye ve reforme etmeye çalışır. Sistemi daha mükemmele götürmeye gayret sarfeder. Lider; etkisini kullanır, kendi rüştünü ispat eder, kendi etkisiyle insanlara ne yaptıracaksa o noktaya sevkeder. Lider; takib edilir. Lider; insanların duygularından da faydalanarak, formaliteyi ve rasyonaliteyi aşarak hareket eder. Lider; kucaklayıcı ve bütünleştiricidir. Yalnız bir azınlığı veya çoğunluğu değil bütün muhataplarını kucaklar. Lider; ön yargılarla kimseyi dışlamaz, farklı düşüneni yok saymaz; korkutarak, sindirerek idare etmez; Her türlü eleştiri ve tenkide açıktır. Lider; yöneticisi olduğu toplumu, sevgi ve muhabbete dayalı, ben sizin idarecinizim demeden yönetir, gerektiğinde danışır, görüş alır, ikna olduysa görüşünü de değiştirir, fakat ne emanetçidir ne emir kulu, ne de gölge. Yönlendirilen değil yönlendirendir.  Lider; tüm çalışanlarına güvenir, kendisi güven sağladığı için, kendi ...
         REBÎÜ’L-EVVEL  "Kim bu aya  girildigini ( rebîü’l-evvel)  birbirine haber verirse onu cennetine alması için kıyamete kadar Allaha dua edecegim" şeklinde bir hadis-i şerif varmıdır? Kamerî yılın saferden sonra gelen üçüncü ayına rebîü’l-evvel (birinci rebî‘), dördüncü ayına da rebîü’l-âhir (sonuncu rebî‘) veya rebîü’s-sânî (ikinci rebî‘) denir. Sözlükte “bahar, bahar yağmuru, bolluk ve bereket” gibi anlamlara gelen rebî‘ Arapça’da hem ay hem de mevsim adı olarak kullanılır. [1] Bu kelimenin “bir yerde ikamet etmek, bahar mevsiminde bir yerde konaklamak; bahar evi, mahalle, yurt” mânalarındaki “rba” kökünden türediği ileri sürülmektedir.  Araplar’ın havanın mutedil, su ve otun bol olduğu bu aylarda bir yerde konaklayıp hayvanlarını otlatmaları sebebiyle söz konusu iki aya bu adların verildiği ve bu ayların o zamanlar “rebî‘” diye adlandırılan güz mevsimine rastladığı nakledilir. Araplar bu aylardan başka iki ...
 BÜYÜK CADDE    HİCRET YOLU  Hicret Hz. Âdem ile başlar. O, mana ve ruhunun vaad ettiği uhrevî enginliğe ulaşmak için, cennetten dünyaya uzanan bir yolculuğa çıkmış, davası ve insanlığın kurtuluşu adına hicret edecek nesillerin gelmesi için cennetten dünyaya hicret etmiştir. Hindistan’dan Mekke’ye, Mekke’den Hindistan’a mukaddes hicret olarak 40 defa gelip gitmiştir. (İbn-i Sa’d, Tabakât, c: 1, s:36) Hz. Nuh ise karalardan sonra denizlerde, gemi ile denizin üstünde, yeryüzünde gezmediği ve dolaşmadığı bir belde kalmamıştır. (İbn-i Esir, el-Kâmil fit-tarih, c: 1, s:72) Gemisi Habeş ülkesine uğramış, sonra Cidde tarafına yönelmiş ve arkasından Rum ülkesine doğru yol almıştır. Oradan geri dönüp Mukaddes arza yönelmiş ( Suyutî, Dürrü’l Mensur, c: 3, s:330) ve arkasından dünyanın merkezi olan Harem-i Şerif ve Kâ’be etrafında 7 kere dolaşmıştır. (Zemahşeri, Keşşaf, c: 2, s:272) Daha sonra Arafât’a, oradan Yemen’e (İbn-i Sa’d, Tabakât, c: 1, s:41) ve sonra A...
    “BELA  SADAKANIN ÖNÜNE GEÇEMEZ”  Bizler, imanda ihlaslı olduğumuz gibi bütün ibadetlerimizde de ihlaslı olmalıyız. Farz ibadetlerimizde ihlaslı olduğumuz gibi, sünnetlerde ve bütün nafilelerimizde de ihlaslı olmalıyız. Yani her yaptığımız ibadeti sadece ve sadece Allah için yapmalıyız. “İbadetlerimizin d â is î  emr-i ilâhî ve neticesi rızay-ı haktır.” Zekâtımızı da sadece Allah için veririz. Allah’a karşı mâlî vazifemizi yaparız. Sonuçta Allah bize bela verir, nimet verir, her istediğini verir, o Allah’ın takdiridir. Biz de ondan gelen her şeye razıyız ve hamd içindeyiz.   Bu hususla alâkalı şu hadis-i şerif oldukça manidar olduğu için buraya kaydediyorum;   Hz. Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bir adam: "Bu gece mutlaka bir sadaka vereceğim!" deyip, sadakasıyla çıktı. Fakat (farkına varmadan) onu bir hırsızın avucuna sıkıştırdı. Sabah olunca herkes: "Bu gece bir hırsıza sadaka verilm...