Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
YAHUDİLİKTE KADER İNANCI: Yahudilikte insan iradesinin hür olup olmadığı konusunda farklı fikir ayrılıkları meydana gelmiştir. Özellikle Cebr ve ihtiyar konusunda ki fikir ayrılıkları ateşli tartışmalara yol açmıştır. Bu mezheplerin bazıları Cebr, bazıları irade hürriyetini benimserken bazıları da bu iki uç noktayı uzlaştırmaya çalışmıştır. Yahudiliğe göre, eğer Allah insana bazı emirler vermiş ve bunları uygulamasına göre mükafat  ve ceza vaat etmiş ise, hiç şüphesiz ona bu hareketleri yapma ve yapmama gücünü de vermiştir. Tevrat’ta şöyle bir ayet var . “Önüne hayatı ve ölümü koydum. Bu sebeple kendine hayatı seç.” veya başka bir yerde  “Bu sizin elinizle oldu.”   Şeklinde ifade edilmiş. Allak kadir-i Mutlaktır. Ferde verdiği iradeyi ona nasıl kullanacağını da bilir. Çünkü Allah’ın ilmi, insanların hareketleri sonucu değildir. O her şeyi ezelden bilmektedir. İnsan hiçbir zaman Allah’ın bilgisine aykırı edemez. Ama bu hiçbir zaman onun hareketlerini Allah tayin ...
İncil ve Tevrat’ta kader konusunda nelerden bahsedilmektedir Kuran’dan farklı ve benzer yönleriyle…?                                                       ■ İNCİL’DE ZAMANSIZLIK VE KADERE İMAN Bütün semavî kitaplar iman rükünlerinde ittifak içindedirler. Çünkü aynı kaynaktan nebean etmektedirler. İman rükünlerinden birisi ve sonuncusu olan Kadere iman hususuyla alakalı Kur’anla   hemen hemen örtüşen otuzbir âyeti aşağıya kaydediyor, değerlendirmenizi sizin irfan ve bilgi birikimlerinize havale ediyorum. İman yoluyla, lütufla [Allah’ın lütfuyla] kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Allah’ın armağanıdır. Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir. Çünkü biz Allah’ın yapıtıyız, O’nun önceden ...
UHUD SAVAŞINDA, OKÇULAR TEPESİNİ TERK EDENLER, ACABA SAVAŞTAN SONRA GEREK EFENDİMİZİN ALEYHİSSELÂMIN, GEREKSE KUR’AN’IN BUNLARLA İLGİLİ BİR MÜEYYİDESİ OLMUŞ MUDUR? YOKSA SESSİZ KALINIP OLAY UNUTULMAYA MI TERKEDİLMİŞ? BÖYLE CİĞERSÛZ BİR HADİSENİN SEBEB VE SONUÇLARI İTİBARIYLA GÜNÜMÜZE DE IŞIK TUTMASI AÇISINDAN DEĞERLENDİREBİLİRMİSİNİZ? ■ İslâmî kaynaklar açısından vak’ayı önce bir hatırlayalım; Ashabdan Berâ' b. Azib der ki: "Peygamber Aleyhisselam, Uhud günü, piyade okçuların üzerine -ki, onlar elli kişi idiler- Abdullah b. Cübeyr'i kumandan tayin etmiş, onlara: 'Şu yerinizden sakın ayrılmayınız! Bizi kuşların kapıştığını görseniz de, bizim düşmanları bozup hezimete uğrattığımızı görseniz de, size haber göndermedikçe sakın yerinizden ayrılmayınız!" diyerek kesin emirvermişti. Nihayet, harp başladı, kızıştı. Müslümanlar müşrikleri bozguna uğrattılar. Vallahi, ben o sırada gördüm ki; müşrik kadınları elbiselerini toplamışlar, bacaklarındaki halhalları görün...
İLİM SAHİBİ OLABİLMENİN EN ÖNEMLİ ŞARTI; OKUMAK “Âdem’in hayvaniyeti yemekle insaniyeti okumakla kâimdir.” (Namık Kemal) Okumayan bir insanın ilim sahibi olabilmesi asla mümkün değildir. Ne dikkat çekicidir ki Hz. Âdem’in (a.s) meleklere karşı üstünlüğü, şerefi ilme bağlanmış ve aynı Peygamberlik zincirinin son halkası olan Hz. Muhammed’e (s.a.s) gelen ilk ayet de “Oku!” olmuştur. Hz. Âdem’in, şerefi olan ilim ile zatından mükerrem olan meleklerin üstüne çıkabilmenin en önemli ve birinci şartı okumaktır. Efendimiz’e ilk vahiy gar-ı Hira’da, “İkra bismi Rabbikellezi halâk” (Alak; 1) ayetiyle geldi. Cebrail (a.s) “Oku!” dedi, Efendimiz “Ben okuma bilmem ki!” buyurdular. Bu üç defa tekrar edildi. (Muhammed Fuat Abdülbaki, el-Lü’lü-ü vel Mercan, c: 1, shf: 32, h. no: 99) Sonra “İkra” diye başlayan ilk beş ayet geldi. İlk beş ayetin içinde de iki defa bu emir geçiyor. Bu ayetlerden birçok mana çıkarılsa da, şüphesiz en önemlisi ayetin gerçek manasıyla okumanın ne kadar önemli o...
EZAN VE KAMETTEN SONRA PEYGAMBERİMİZ (A.S.M)'E MAKAM-I MAHMUD'UN VERİLMESİ İÇİN YAPILAN DUA "Gecenin bir vaktinde sana mahsus bir nafile namaz kılmak üzere uyan, belki böylece Rabbîn seni övülmüş bir makama (makam-ı mahmûda) ulaştırır."(İsrâ, 17/79). Cabir b. Abdullah'tan gelen bir hadiste makam-ı mahmûd'a, yani, şefaate nail olmak için Hz. Peygamber (s.a.s), ümmetine şu tavsiyede bulunmaktadır: "Kim ezanı duyduğu zaman; "Bu eksiksiz çağrının, dosdoğru kılınan namazın Rabbi olan Allah'ım; Muhammed (s.a.s)e vesileyi ve fazileti ve onu vadettiğin makam-ı mahmuda gönder" diye dua ederse, ona şefaatim gerekir, gerekli olur." (Buhârî, Ezan, 152). Cenâb-ı Hak vaad ettiği halde, her ezan ve kametten sonra edilen mervî duada "veb-ashü makamen mahmuden illezi vaaddeh"("Muhammed'i (a.s.m.) va'dettiğin övülmüş bir makam olan şefaat makamına kavuştur." Buhari, Ezân: 8, 17. Sûrenin tefsiri: 11; Tirmizî, Mevâ...
"HER KİM VESİLE MAKAMINA ÇIKMAYI.." HADİS-İ ŞERİFİ Abdullah b. Amr b. Âs'dan rivayetle Resûlüllah (s.a.v) şöyle buyururmuştur: «Müezzini işittiğiniz vakit siz de onun dediğini deyin. Sonra bana salavât getirin. Çünkü her kim bana bir defa salavat getirirse, Allah ona o salâvat sebebiyle on defa salât eyler. Sonra Allah'dan benim için vesileyi isteyin. Zira vesile cennette bir makamdır ki Allah'ın kullarından yalnız bir tanesine lâyıktır. Umarım ki; o bir kişi de ben olayım. İmdi her kim benim için vesileyi isterse, ona şefaatim vâcib olur.» (Müslim, Salat, 7) «Allah'tan benim için vesileyi isteyin» buyurulmuş, fakat onu ne şekilde ve hangi kelimelerle isteyeceğimiz bildirilmemiştir. Ancak İmam Buhari (r.a) hadisi ele almış ve hadîsin bu cihetini de îzah etmiştir. Hz. Câbir (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki: "Ezanı işittiği zaman kim: 'Allâhümme Rabbe hâzihi'dda'veti'ttâmme ve'ssalâti'lkâime âti Muhamme...
İLİM VE BİLİM FARKI Öğretmenlik ilim ve bilimi beraberce ele alan, kendisini daima yenileyen ve talebelerini bu noktada yetiştiren kutsî bir meslektir. Bu münasebetle ilim ve bilim farkı üstünde biraz durmak yerinde olacaktır. İlim “neden?” diye sorarken, bilim gözlerini kapatır, kulaklarını tıkar, “neden”den vazgeçerek “nasıl”lar üstünde durur. İlim sırtını marifetullaha, bilim ise aydınlanmaya dayamıştır. O aydınlanma ki, gücünü feodaliteden beri uğradığı zulümlerden alır, gücü hırs, intikam, öfke, kin kaynaklıdır. Bilimin gözünü bu hasletler kapamıştır. İlim uhrevîdir. Bilim, insanı elbette ilme götürecektir. İlim asıl, bilim ise ilme götüren bir vesiledir. Bilim muşahhas varlıklarla meşgul olur, ilim ise hem muşahhas hem de mücerred varlıklarla meşgul olur. Bilim tabiatı, varlıkları anlamaya çalışır, ilim ise hem tabiatı ve varlıkları hem de tabiat ötesini ele alıp anlamaya çalışır. İlim bilimi de içine alır. İlim bilime yol gösterir. Bilim sadece hayatın dünyevî yönüy...
İLİM-İRFAN İlim; okumakla veya görmekle veya dinlemekle veya ilhamla elde edilen malumatlardır. Bilmek ve idrak etmek manalarına da gelir. İrfan ise; bilmek, anlayış, tecrübe ve zekadan ileri gelen zihin olgunluğu, kalbin ve ruhun sezileridir. Abdullah yeğin, Yeni Lügat. ‘irfan ‘ md. İlim irfana aracıdır. İlimlerin sonunda irfan sahibi olmayanlar neticeye ulaşamamışlardır. İlimlerden elde edilmesi lazım gelen maksadı yakalayamamışlardır. İlimsiz irfan, irfansız ilim insanı doğru neticeye götürmez. Öyle bir insan huzurlu olamaz. Descartes güzel bir benzetmede bulunur: “İlim bir ağaca benzer. Metafizik bu ağacın kökleridir. Fizik gövdesi, ilim ise dallarıdır.” R. Descartes, Felsefenin İlkeleri (trc. Mehmet Karasan), s: 17, İstanbul, 1988 İlim ile irfan arasında farklar vardır: İlim, öğrenmekle elde edilir. Dilden dile, kitaptan kitaba aktarılır. İrfan ise haddi ve hududu olmayıp gönülden gönüle yaşayarak aktarılır. İlim öğrenmekle elde edildiğinden bir sınırı vardır. İr...
ZİKRİN ÇEŞİTLERİ (6) Her şeyin ve her ibadetin kendi içerisinde çeşitleri olduğu gibi, zikrin de kendi içerisinde çeşitleri, derece ve mertebeleri vardır. Zikir, dil ile tekrar ede ede, kalbi devreye sokarak, beyin guddelerini tefekkür tarikiyle ihtizaza getirip, bütün letaifini tahrik edip, maddi ve manevi uzuvlarını “mâ hulika leh”ine (niçin ve hangi maksat için yaratılıp bize verilmiş ise) sevkederek insan-ı kamil veya mü’min-i kamil olarak Allah’ın rızasını kazanmaktır. Zikir, kendi içinde ana hatlarıyla üç çeşit olarak ifade edilmiştir; 1-Dil ile yapılan zikir, 2-Kalp ile yapılan zikir, 3-Beden ve vicdanın bütün erkânıyla ile yerine getirilen zikir 1-Dil ile yapılan zikir Cenab-ı Hakk’ın zât ismini, sıfatlarını, bütün güzel isimlerini yâd etmek, O’nun hamd-ü senâsıyla gürlemek, yerinde tespihler ve temcidlerle gerilmek, yerinde Kur’ân-ı Kerîm’i okumak ve onun rehberliğine sığınmak, yerinde aczini, fakrını dua ve münacat lisanı ile ilan etmek, yer yer Efendimiz ale...